Elini çıplak karnıma koyduğunda avuç içini bastırdı. "Dövüşmeyelim." dedi yalvarır gibi. "Zorla dövüştürülen küçük bir kız çocuğu gelsin istemiyorum gözlerimin önüne." sesi öyle kısıktı ki ben bile zor duydum. Beni daha çok kendine yasladı. Sanki kendine katıp, içinde saklayacaktı o küçük çocuğu.
Ona dönmeye çalıştım, izin vermedi.
"Giz. Ellerine silah alma istiyorum, dövüşme hatta bir daha kan görme istiyorum." Sesi sakinliği kuşanmışken, beni de mayıştırıyordu.
"Zorla sana dayatılan o hayatın tüm izlerini senden çekip almak istiyorum. Elinde her silah gördüğümde o silahın mermileri bana doğru yol alıyormuş gibi hissediyorum. Normal mi bu hisler." dediğinde güldüm. Hisleri olmayan bir kadına kendi hislerini soruyordu. Aramızdaki ilişkinin sağlıksızlığına güldüm.
"Yanlış kişiye sordun." dedim gözlerim kapanırken. "I ıh." dedi dudakları bu sefer boynuma değerken. "Çok doğru kişiye sordum." dedi kabul etmezken.
"Hem bu saydıklarından hep uzak durmak için yaşadım ben. Direndim, savaştım ona hiç yenik düşmedim. Üzülme." Onu teselli ediyordum. Kendim için bir adamı teselli edeceğim hiç aklıma gelmezdi. "Annem benden bir robot yaratmaya çalıştı, ölüm makinası ya da. Ben teslim olmadım, hiç." Hala onu teselli etmem normal değildi.
Ama sesi teselli edilmeye muhtaç, göz yaşları içinde bekleyen bir çocuk gibi hissettirmişti.
•
"Bazı adamlar gözlerime bakmayarak cezalarından kaçıyordu."
•
Saçlarımda gezinse ya ellerin, uykumu çağırır gibi. Tenim karıncalansa, parmakların şifamken. Yalanlar bir kolye gibi boynuma geçmişken, ellerin kurtarsa ya beni o sıkı ilmekten.
•
Kimdi bu yangının suçlusu?
Kibridi çakan mı? Yoksa yanmaya hazır olan mı?
(Yetişkin içerik barındırır.)