Kısa bir bakışmanın ardından yabancı adamın dudakları aralandı ve genç kıza doğru konuştu, "Sen!" dedi ama devamını getiremedi.
Genç kızın dudaklarından adamın dediğine karşılık tek bir kelime dökülmüştü. "Evin"
Adam soran gözlerle kıza bakıp, "Aşk mı?" dedi.
Genç kız adamın sorusunu es geçip, "Sen" dedi.
Yabancı adam "Azad" diyebildi. Her ikisinin de konuşması tek kelimeden ibaretti.
Bu seferde soru sorma sırası genç kızdaydı.
"Özgürlük mü?" diyebildi.
Tıpkı kendisi gibi karşı taraftan da cevap alamadı. İkilinin bu anlamsız konuşması son buldu.
Onlar farkında değildi lakin müziğin sesi susmuş, halay dağılmıştı. Meydanın ortasında ikisi tek kalmıştı. Elleri ayrılmamıştı, tıpkı gözleri gibi.
Bir süre sonra elleri ışık hızında birbirinden ayrıldı.
Ellerini birbirinden ayıran ise, her ikisi içinde tanıdık bir sesten gelen iki sözcüktü.
"AZAD ERTOŞİ"
Aşk'ın Kürtçesi Evin dir.
Evin bu dünyada ki senin en güvenli yerindir...
DİKKAT; Söz anonimdir!
Sevmediğiniz yüzünü dahi görmediğiniz bir adamla evlenmek nedir bilir misiniz?
"Abi yapma kurbanın oluyum!"
Ağlayan gözlere abime baktım, baba yarıma en değerlime.
"Ben diyeceğimi dedim, iste yada isteme Azad'la evleneceksin Evin."
...
Mutfağa girip elerimi tezgaha yasladım. Arkamda hissettiğim kara gölge ile kaşlarımı çatıp arkamı döndüm. Uzun boylu, kumral özenle şekillenmiş saçları, yeşil ormanı andıran gözleri ile karşımda duran adama baktım.
"Ne işin var senin burda?"
Elerini cebine koyup rahat bir ifadeyle parmak uçlarında yükseldi.
"Müstakbel karnımı görmek istemiş olamamı?"
Sinirle burnumdan soludum.
"Ben senin o tanıdığın kızlara benzemem bir tane çarparım ağzının üstüne!"
Yeşil hanelerini kısarak baktı yüzüme.
"Bu sözlerini sana yerdireceğim zamanı iple çekiyorum Ceylan gözlü."
Sonda kullandığı hitapla dudaklarımı yaladım. Gözleri dudaklarıma kayınca vücudum gerilmişti...
(İmdadım kitabımı okuduktan sonra bu kitabıma okumanızı tavsiye ediyorum kafanızın karışmaması için.)
Evin ve Azad
(kurgu; yetişkin içerik bulundurur.)