Kalbin sıcaklığı seni yaşatmak içindi, kafanın içindeki sesler seni kötüye sürükleyenlerdi. En büyük yalanlar şeytana uydum olurdu, asıl gerçek şeytanlar; kendileriydi.
Kuma bulanmış bedenlerimize dalgalar nefret savurur gibi çarpıyordu, çürümeye yüz tutmuş bedenlerimizin üzerine. Saçlarımdan ıslak tutamlar yüzüme yapışmıştı, elini yüzüme yaklaştırdı, buz kesmiş parmakları tenime temas etti, saçlarımı yüzümden çekti ama parmaklarının konumu hiç değişmedi.
"Ne görüyorsun Alara?" dedi titrek boğuk sesiyle.
Yutkundum, gözleri boğazıma kaydı.
"Aynadan yansımamı izliyorum, çamura bulanmış kirli bir zihin. Kuma bulanmış fakat bedenimize dalgalar çarpsa bile..." diyerek sustum devam edemedim. Kaşları çatıldı.
"Temizleyişini mi?"
"Hayır, boğulsak bile gizlenemeyişini." diye mırıldandım.
Gözlerini kapattı. "Alara. Alara.Alara..." sesinden sinirli olduğu belliydi. "Bu dünya gerçek cehennemde olsa seni hiç kirletemedi, buna izin vermeyeceğim."
"Bu dünya gerçek cehennemdi ve ben bu cehennemin sadece ızdırabıydım."