Baharda açan pespembe çiçekleriyle ünlenmiş bir kasaba olan Fiora'da bir gün ,bir liseli öldürüldü ve zamanla işlenen bu cinayete yenileri eklenmeye devam etti. Bu tatlı kasaba artık pembe çiçekleriyle değil kanlı bedenlerle anılıyordu.
Michelle Russel,okuduğu lisede popüler, şımarık ve özgüveni oldukça yüksek bir genç kızdır. Tüm kasabanın imrendiği bir hayata sahip olsa da gerçekler pek öyle değildir.
Kasabasında işlenen bu cinayetler ise arkadaşları ve kendisinde merak uyandırır.
Ve bir gün kendisine bırakılan bir demet kanlı kiraz çiçekleriyle belki de katilden pek de uzak olmadığı hissine kapılır.
Yıllardır hiç anlaşamadığı ve haz etmediği, abisinin en yakın arkadaşı Calep Arien Williams ile aralarındaki çekim artık dikkatini çekmeye başlar.
Calep Arien Williams ile aralarında daha önce farketmediği o çekim gitgide kendisine hakim olmasına engel olurken ,Arien ve Michelle birbirlerine ne kadar dayanabilecekler?
Bu tatlı kasabada işlenen cinayetler ikisinin arasındaki tüm o duyguları ve çekimi nasıl etkileyecek?
Geçmişi gizemlerle dolu birçok karakter. Fiora aslında sanılandan daha çok sır barındırmış içinde. Bu sırlar zamanla ortaya çıkarken herkesin aklında tek bir soru var.
Katil kim?
Tutku,
Aşk,
Gizem,
Gerilim,
Dostluk,
Polisiye ve daha fazlası.
!BU KİTAPTAKİ OLAY,YER VE KARAKTERLER TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR!
BU KİTAPTA CİNAYET,KAN,ÖLÜM,YETİŞKİN İÇERİK vb BULUNMAKTADIR. LÜTFEN BUNU BİLEREK OKUYUNUZ
‼️‼️Not: bu kitapta kötü ,hastalıklı ve yapılmaması gereken hiçbir şeyin güzellemesi yapılmayacaktır.
"Bana ocüymüş gibi bakmayı kes. İnsanım." Derin bir nefes aldıktan sonra dolunaya baktım. Bu gece beni aydınlatmak ona düşmüştü. "Ayrıca göbeğin sana pek yardımcı olmuyor. O ağaç senden birkaç beden daha küçük." Beklediğim gibi birkaç homurtu duyduğumda ağacın arkasına saklanan genç çocuk kendini açık etti. Titreyen bedenini gördüğümde sıkkın bir nefes bıraktım.
"Şu gözlerini çek üzerimden velet."dişlerimi sıkarak söylediklerim onu daha da korkutmuş gibi titremesi arttığında kendimden bir kez daha iğrendim. Üzerimde üniformam ile birçok çocuğun hayalini süslerken başka bir çocuğu benliğimle korkutuyordum.
"Korkacak bir şey yok. Bir tanıdık." Kaşlarımla arkamdaki mezarı işaret ettiğimde çocuk kalkan kaşları ile bana sanki bir hayaletmişim gibi bakmaya devam etti. "Ne var ulan?! Babamızın mezarına ziyarete geldik işte! Niye mezardaki benmişimde dirilmişim gibi bakıyorsun?"
Sağ elinin işaret parmağı titrek bir şekilde havalanıp arkamdaki açık mezarı işaret ettiğinde "Babanın mezarını mı kazdın yani?"diye sordu. Sanki çok normal bir şeymiş gibi sakince omuzlarımı silktim. "Senin mezarını mı kazmalıydım?"
"Hayır tabiki de!"diye cırladığında diğer eliyle hızlıca ağzına kapattı. "Abla Allah'ını kitabını seversen senin akşam akşam başka işin yok muydu ya?!"
"Niye lan? Bu akşam müsait değil miydi?"