Zırhım'ın yürürken çıkardığı metalik ses kulaklarımda yankılanıyordu. Atımdan inmiş yürürken, arkamda at üstünde 2 düzine asker ve tam 7 adım arkamdaki özel korumamla birlikte, şatoya dönüyorduk. Yorulmamıştım. Bünyem böyle olaylara alışıktı. Sadece bu sefer garip hissediyordum. Şatodaki annem bu halimi görünce aynı lafları söyleyip, ağabeylerime aynı şikayetlerde bulunup, zamanımın değerli olduğunu, daha değerli aktiviteler yapmamı ve daha bir sürü şey daha söyleyeceklerdi. Ben de her zamanki gibi ilgilenmeden dinleyip, ağabeylerimin bu halimden duydukları gururu hatırlayıp temizlenmek için odama gidecektim. Kısır döngüydü. Annemin değişmesi, benim hafızamın geri gelmesi gibi bir şeydi.