En cours d'écriture, Publié initialement mars 13, 2015
Contenu pour adultes
Teknolojinin insan yaşamında giderek etkin hâle gelmesi, bilgiyi ve bilginin öğrenme şeklini daha da önemli hâle getirmiştir. Otomobil, telefon, televizyon, uçak, CD, mp3 çalar, cep telefonları ve diğer iletişim araçları... Bunları saydıkça insanın başı dönüyor. Eskiden bilginin yayılması çok daha yavaş olurdu ama şimdi her şey farklı. Bilginin yayılması siz istemeseniz dahi anlık oluyor. Bilgisayarın, internetin ve cep telefonlarının teknolojik olarak ilerlemesi ve insanımızın maddi alım gücünün artmasıyla, ülkemizde özellikle son on yılda yeni bir çağ açılmıştır. Peki, bu hız ortamında bizler ne yapmalıyız? Tabii ki biz de bu hıza ayak uydurmalıyız. Aksi hâlde çağın ve toplumun bir adım gerisinde kalmış oluruz. Çağın ve toplumun gerisinde kalmamak için bizler de bu hıza ayak uydurmalıyız. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, okumanın önemi hiçbir zaman azalmayacak hatta gittikçe artacaktır.
Bu amaçla okumanın, öğrenmenin ve anlamanın daha da önem kazandığı bilgi çağında, bilgiye hızlı bir şekilde ulaşmak için teknolojiyle birlikte okumanızı da hızlandırmalısınız.
Yeni nesilde farklı bir algı bulunmaktadır. Onlara göre; bilgiyi internetten hemen bulabilirim düşüncesi ağır basmakta. Doğrudur belki ama bu bilgiyi yine de okumak lazım. Bilgiyi bulmaktan çok, bulduktan sonra okumanın önemi yine devreye girmektedir.
Ülkemizde sınavların hâli hepimizin malumudur. Genç nüfusun fazla olduğu bir toplumda, kısa vadede sınavsız bir yaşam düşünülmemektedir. Açık uçlu soruların düşünüldüğü bugünlerde, hızlı okumanın önemi daha da artmıştır. Çünkü yorumun daha fazla yapılması gereken bu sistemde hızlı okuyan kişi bir adım önde olacaktır. Bu acı gerçekler ortadayken, bize ve çocuklarımıza düşen görev, okumak, daha çok okumak, daha çok okumak ve yorumlamaktır.
Her gün binlerce kitabın raflarda yerini aldığı bir ortamda kendimizi okuma yönünden geliştirmezsek, aldığımız kitaplar sadece kitaplığımızı süslemekle kalır.
"Şirketimize en yeni katılan sizsiniz. Elbette bir asistanınız olacak," dedi. "Patron bir saat içinde sizi bekliyor olacak. Ofisinize yerleşmek için biraz daha vaktiniz var. Birlikte öğle yemeği yemeye ne dersiniz?"
Bakışlarım hâlâ pencereden görünen manzaraya odaklanmışken, "Elbette, birlikte öğle yemeğine çıkmayı çok isterim. İyi anlaşacağımızı düşünüyorum. Patronla tanışmak için nereye gitmem gerekiyor?"
"Adams Bey'in ofisi en üst katta, o kattaki tek ofis. İşimin başına dönmeliyim. İzninizle," diyerek beni yeni ofisimde bıraktı.