Ruhumda dolaşan, bir günlük kelebeğin cesedini ellerimle taşıdım kalbime. Parmak uçlarımla son kez okşayıp koydum tabuta. O kelebek kalbimle ruhumun arasında bir araf olarak tekrar kanat çırpacak. Bir gülüş gözümden kalbime düşene dek orada hapsolacak, kelebeğim. Ya hayat bulacak, ya da sonsuzlukta kaybolacak.
Şimdi o kelebek gibi bir cesetten ibaretim ben. Bir kentte mucizevi şeyler yaşanırken, evin dışında kalmış, pencereden o sıcaklığı izleyen küçük çocuklar gibi hissediyorum. Hiç varolmamış bir aşkın hüznünü yaşıyorum. Hiç olmayan birinin özlemini çekiyorum. Neydi bu hissettiğim? Bu boşluk nedendi? Ruhumu delen, ciğerlerime batan bu duygu nereden gelmişti?
Yağmurla gelen o tuhaf yabancınn etkisi olabilir miydi? O yabancı bana yağmuru sevdirebilir miydi? Yağmur onun bakışları gibi düşecek miydi gözümden yüreğime?
Kirpikleri, saçları yağmurla nasıl böyle uyumlu olabilirdi? O yağmurun ta kendisiydi.
"Yağmur gibisin. Hatta yağmursun."
"Hayır, gökyüzüyüm."
Viranşehir köyünde zamanında halka zulmeden adamın katil oğlu ile ansızın onun kapısını çalan masum güzel lalin
~ Efkan ve lalin
Kötü yorumlarınız ve hakaretleriniz sizde kalsın.
İlk bölümler okur çekmek için öyle yazıldı xkdnkxdm
Yetişkin İçerik