Sokak lambalarının aydınlattığı yoldaki tek ses genç kızın ayaklarının altında ezilen karın sesiydi. Bu ses tıpkı içinde hiç dinmeyen öfkenin ve kırgınlığının sesini andırıyordu. Soğuk ve sert rüzgârın oluşturduğu huzurlu melodiyle yoluma devam etti. Ta ki o sokak lambasının aydınlattığı yolda açmış tek kardelen çiçeğini görene kadar. İki üç adım atarak çiçeğe yaklaştı. Ardından elleriyle çiçeğin üzerine oluşan su damlacıklarını nazikçe sildi. Hafifçe elini sapına götürüp kopardı. Çiçeği burnuna götürerek derin bir nefes aldı. Yerinden yavaşça doğruldu. Ardından elini cebindeki telefona götürdü ve saatini kontrol etti. Ve geç olduğunu fark etti. Hızlı adımlarla evin yolunu tuttu. Bir yandan saate bakarken ailesinin ona kızmamasını diliyordu. Tam köşeyi dönecekti ki sert bir şeyle çarpıştı. Çarpmasıyla kendini yerde bulması bir oldu. Sinirle kafasını kaldırdı ve karşısına ki kişiyi gördü. Yere düşmenin verdiği sinirle hızla doğruldu ama eve geç kaldığı için boş verip hızla eve doğru adımladı. Elinde hissettiği boşlukla çiçeği düşürdüğünü fark etti. İsmini aldığı o çiçeği arkasında bırakarak eve dönmek zorunda kaldı.All Rights Reserved