Ormanda dolaşan genç Wilfried, bilmediği bir dünyada geçen olağanüstü bir maceraya sürükleniyor. Aviastra adında gizemli bir kuş, Gagasıyla dünyadan kaybolan insanları ışık hızıyla Volucrano isimli farklı bir gezegene taşıyor. Bu yabancı dünyada, insanlar kuş kafesi şeklinde yapıtlarda hapsedilmiş durumda.
Hikaye, Wilfried'in gözünden anlatılıyor. Onun aniden Volucrano gezegenine ışınlandığı anda yaşadığı şaşkınlık ve korku, başka bir dünyada mahsur kaldığı gerçeğiyle yüzleşmesiyle daha da artar. Wilfried, bu gizemli dünyada hayatta kalmak ve geri dönmek için çaba göstermek zorundadır.
Wilfried, Volucrano'da insanların hapsedildiği kuş kafesi benzeri yapıları keşfeder. Bu yapıların içindeki insanlar çaresizdir ve dış dünyaya ulaşmak imkansız gibidir. Wilfried, diğer mahsur kalmış insanlarla birlikte çözüm arar. Onların hikayelerini dinlerken, Aviastra'nın sırrının çözülmesinin Volucrano'daki umutlarını canlandırabileceğini fark eder.
Wilfried, cesaretini toplayıp Aviastra'nın gizemli gücünü çözmeye karar verir. Kuşun sihirli gagasıyla nasıl çalıştığını anlamak, insanların dünyalarını kurtarabileceği anlamına gelmektedir. Macera boyunca Wilfried, yaratıklarla karşılaşacak, bulmacaları çözecek ve arkadaşlar edinecektir.
"Aviastra'nın Sırrı", insanlığın sınırlarını ve umutsuzlukla savaşma gücünü keşfetmeye yönelik bir yolculuğun öyküsünü anlatıyor. Wilfried, Volucrano gezegenindeki zorluklarla yüzleşirken hem kendi içsel gücünü hem de insanlığın dayanıklılığını keşfedecektir.
Hikaye, 3 farklı kısım içermektedir. Her kısımda başroller değişmektedir. Kız ve Öfkesi/Kız ve Ruhları/ Kız ve Nefreti şeklinde üçlemeden oluşmaktadır.
KIZ VE ÖFKESİ içerik:
•Sürü lideri erkek başrol karakter
•Güçlü kadın başrol karakter
•İlk aşık olan erkek karakter
•Eş bağı
•+18
KIZ VE RUHLARI içerik:
•Asi erkek başrol karakter
•Korkulan kadın başrol karakter
•Ruh bağı
•Düşmandan aşığa
•+18
KIZ VE NEFRETİ içerik:
•Yarıda kalmış gençlik aşkı
•Aşıktan düşmana, düşmandan aşığa
•Lanetli bağ
•Anlaşmalı evlilik
•+18
Kız için ormanın kokusu, kulaklarını dolduran naif bir müziğin rahatlatan melodisi gibiydi. Ağaçlar gözlerinin önünde solar, açar ve döngüsünü devam ettirirdi çünkü orman onun yuvasıydı.
Kızın öfkesi ise dallar yalnız kaldığında nüksederdi ve bir daha asla yapraklanmayacağına yemin ederdi. Kız öfkesine bir kere inandı. Ondan sonra da hiçbir zaman gerçeği göremedi, yalnız olmadığını hissedene kadar.