Kıramadığın kafes- gün gelir yük olur omzuna. Sen ona tek bir yumruk dahi geçiremezken -savuşturamazken başından; esirgemez o senden tekmelerinin hiçbirini. Çünkü o odadaki beyaz ışıklı lambaya takılmışken gözlerin, ağırırdı başın sadece; onun melodisiyle eserken rüzgar, değil. Kıramadığın kafes- Gün gelirdi etrafını saran demirleri duvar olurdu; yıkılırdı başına- çıkma çaban da işin komedisi. Kalırdın bir başına; çünkü hiçbirşeyi kalabalıkta halledemedin. Çiçeklere inanmadın hiçbir zaman, solduklarında bile. Birşeyler içinde parçalandığında, küf tuttuğunda. Ve ekin zamanı geldi sonunda. Tarla sürüldü. Son ayçiçeği birbaşına kaldı. Yalnızlığıma dahil ettiğim adamsa, Başıma yıktı Kıramadığı kafesleriAll Rights Reserved
1 part