İnsanlar şanslı ve şanssız olmak üzere ikiye ayrılırlar. Her zaman şanssız olduğumu düşünürüm lakin önümdeki koca dolu hayat bana şanslı bir kız olduğumu hatırlatır. Ve ne zaman benden daha iyi durumda olan birini görsem, o kişi şanslı kategorisine girer. Yetimhanede büyümüş olmak şanssız bir başlangıçtır. Kurulan dostluklar, yaşanan sarsıntılı ilişkiler, korkutulan rüyalar, sarhoş eden aşklar kurtarır bu yaşamı. Tüm bu saydıklarımı tek bir insana, Güneş'e bağlarım. O olmasa hala o yetimhanede çürüyor olabilirdim gelin görün ki kendime bile yabancıyım şu sıralar.
En baştan başlayayım...
Yani Güneş'in nasıl battığıyla....
Ben seni seviyorum...kardeşimden farksız o hem 5 yaş küçük...ufaklıkla ne işim olur...
Dizlerimin üzerinde eğilip kapıya biraz daha yaklaştım..
-Bin gönlüm olsa birini vermem.. Benim gözüm sadece seni görür... Hem görmedin mi erkek çocuğundan farksız.. Kıskanacağın son kişi bile değil...
Titreyen dizlerimle ayağa kalktım... Perdeyi araladım.. Balkona çıktım.. Semih gelen sesle başını bana çevirdiğinde.elinde telefon öylece kaldı... Gözlerine baktığımda anlamıştı onu duyduğumu.. Balkonda duran kitabımı aldım ve tekrar içeri girdim... Kapıyı kapatıp perdeyi çekmeden son kez yüzüne baktım..
Ve o perdeyi kapattıktan sonra yıllarca onun olduğu tek bir gün açmadım...