"Neden ağlıyorsun Aşiyan?" diye sordu. Ses tonu sert ama bir o kadar yumuşaktı. Sesine o kadar takılı kalmıştım ki Aşiyan'ın ne olduğunu, bana mı söylediğini algılayamadım.
"Ba- bana mı sordun?" dedim titrek bir sesle. Başını sallayarak onayladı. Şu an tek istediğim şey karşımda oturan adamın olmaktı. Neden ağladığımın artık bir önemi yoktu çünkü içimdeki arzu dinmek bilmiyordu.
"Hiç, öylesine."
Şu an sorulması gereken birçok soru vardı ama lâl olmuş gibiydim. Aniden aklıma gelen şeyle kendimi tebrik ettim. Konuşmasına müsaade etmeden, "Sevgilin var mı?" diye sordum. Biçimli kaşları havalandı, yüzünü şaşkınlık kapladı.
"Yok." diye cevap verdi tok sesiyle. Az önceki yumuşak tını kaybolmuştu.
Yeniden sordum, "Kalbinin sahibi var mı?" bu defa kaşlarını çattı.
Gözleri hala gözlerimde, "Yok, neden soruyorsun?" diyerek sinirlendiğini belirtti. Derin bir nefes alıp, hayatım boyunca bir daha asla söylemeyeceğim bir şeyi dile getirdim,
"Benimle birlikte olur musun?"
Her şey verilen kayıplarla başladı,
Sürekli kayıplar verildi,
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Yanılıyordu Arin Jeyan!
Henüz bitmemişti.
O gün kayıplar verilmişti,
Ama hala umut vardı
Kül yeniden alev aldığında,
Alevler büyüdüğünde anlayacaktı,
Arin Jeyan hiç beklemediği anda kendini yangının ortasında bulacaktı.
Kendisi ateşti ve ateş külü harlaycaktı.
Hiç beklemediği anda kendini Arî'nin kollarında bulacaktı.
Aşk insanı henüz kaçındayken bulur?
Aşk ilk görüşte mi olmalıdır yoksa her görüşte mi? Peki ya bir insan yıllar sonra birine aşık olur mu?
Leyla illa Mecnun'a, Kerem illa Aslı'ya mı aşık olur?
Kerem ve Leyla birbirini sevemez mi?
Leyla abi dediği Kerem'e, Kerem kardeş bildiği Leyla'ya aşık olamaz mı?
Peki , hayat şartları onları buna zorlarsa? Peki mahalle baskısı onları evliliğe sürüklerse? Hala aşka direnebilirler miydi?
Yanlış anda yanlış yerde yanlış kişilerin bir arada bulunmalarıyla gelişen doğru bir aşk...
Peki bu aşkın ilk sınavı aynı zamanda son sınavı da olacak mıydı?
.
.
.
"Bir de, beni mi çok seviyorsun onu mu sorusunu sorun tam olsun!" diye araya girdi Leyla gülerek. Kerem Leyla ona dönünce gözlerine baktı şefkatle. Miniğiydi Leyla onun. Uzak durmasına hiç dayanamıyordu.
"Sormaya gerek yok ki! Tabi ki ben" diye cevap verdi Kerem büyük bir özgüvenle.
Leyla kaşlarını kaldırıp 'Öyle mi?' der gibi bakınca Mihriban atom bombasını patlattı.
"Kerem Abi ne kadar da safsın, sen şimdi Leyla evlenince de seni kocasından çok seviyor sanırsın."
Kerem'in de Leyla'nın da yüz şekli değişti. Hiç bunu düşünmemişlerdi ki. Evet, elbette evleneceklerini düşünmüşlerdi, bu konuda planlar ve şakalar dahi yapmışlardı ama hiçbir zaman sevgi kıyaslaması yapmamışlardı. Böyle bir şeye ihtiyaç duyacsklarını hiç düşünmemişlerdi. Hiçbir zaman birbirlerinden daha fazla sevdikleri birileri olacaklarını da düşünmemişlerdi.
Ne Leyla, ne Kerem ne de Rıdvan...
Kerem ve Leyla göz göze geldiler. Kerem eliyle saçlarını karıştırırken daha fazla dayanamadı ve aklındakileri diline döktü.
"İnşallah evde kalırsın Leyla!" diyip mutfağı terk etti. Leyla şokla Kerem'in arkasından bakarken Mihriban Kerem'in sözlerine öyle büyük bir kahkaha attı ki resmen evde sesi yankılandı.
Tüm hakları saklıdır.