Hikaye Türü: Boys Lover's İnsanların çoğunluğu Tanrı'nın Dünya'yı denge içinde yarattığını söyler. Siyahın dengi beyaz, karanlığın dengi aydınlık, hüznün dengi mutluluk, kadının dengi erkek... bu liste uzun bir şekilde devam ediyor sanırım. Peki ya insanlar hatalıysa,? Ya Tanrı hatalıysa? Beyazın dengi beyaz , siyahın dengi siyah olabilir. Buna kim karar verecek? Bu sorunun cevabını düşünürken çocukken yaptığım boyama kitaplarını hatırladım. Çocukken çizgileri bir milim bile taşırmadan boyardım. Çevremdeki herkesin yaptığım boyamaya "sen çok düzenli bir yetişkin olacaksın" demesi beni mutlu ederdi. Ne kadarda aptalmışım. Zavallı çocukluğum. Seni çizgilerin içine hapis ettiğim için üzgünüm. Şimdi karşımda olmanı isterdim. İkimizin de aynı boyama kitabını boyadığını hayal etmek yeterince hoş bir hayal. Sen çizgilerde kalırdın ve ben çizgilerin dışına taşırarak boyardım. Sanırım bana " Neden ben çizgilerin içini boyuyorum da sen dışını boyuyorsun" diye sorardın. Sana çocukken veremediğim özgürlüğü şimdi verirdim. Masanın üzerindeki her şeyi yere atar mutlu olacağın bir büyüklükte beyaz bir resim kağıdı sererdim önüne. Binler renge boyardık baktıkça birbirinin dengi olmayan ama gördükçe uyum içinde yaşayan renkler. Yul-Haneul Dünyaya erkek olarak gelmişti. Ama bedeninde bir kadın taşıyordu. Ve bir erkeği sevdi. Hasar görmüş hiç bir yere uymayan bir yapboz parçası olan hayatını, hiçbir yere uydurmadı. Alaca renklere sahip bir hayat çizmek istedi kendine. Ama onun boyama kağıdı beyaz değil herkesin gözünde ucube rengi olan siyahtı. Ve Yul-Haneul sahip olduğu bu siyah kağıdın üzerine bozulmuş yapboz parçası olan hayatını koyarak etrafını istediği renklerle kapladı. yazar: Burcu Demir ( Saye)