
Hayat acımasızlığı tokat gibi yüzüme çarptığı ikinci andı bu . İlki ; canımda öte sevdiğimin kaybını yaşatarak , İkincisi ise iblisin ruhunu ele geçirdiği adamın karşımda beni sevdiğini söylemesiydi . " Seni seviyorum Zeynep. Sen beni kabul etsende etmesende bu gerçeği değiştiremezsin. " bulunduğum ortamı düşünmeden yüzüne okallı tokadımı yapıştırmak istesemde ailemin bu adama karşı olan sevgisi elimi kolumu bağlıyordu. Bir damla gözyaşı sağ gözümden akarken " Kes sesini . Se- seni aşağılık adam . Sakın bir daha karşıma çıkma. Yemin ederim her şeyi herkese anlatırım anladın mı? Yaparım. " Sinirden sarf ettiğim sözler üzerine yüzündeki kendinden emin alaycı gülüşüyle dibime kadar girip ellerimi omuzlarımın üstünden duvara sertçe vurmasıyla ağzımdan acı dolu iniltimin çıkması bir oldu. " Ah Zeynep. Ah önümdeki en büyük engel kalktıktan sonra ailenin beni durdurabileceğini düşünmen ne kadar acınası . " Engel diye bahsettiği benim canımdı . Her şeyimdi. Onun karşısında ne kadar ağlamak istemesemde yaşadıklarımın ağırlığı duygularımı ele geçirmişti. Kan kokan ellerini bileklerimden çekerek , kollarımın duvarla olan temasında ayrılmasını sağladı. İki elini yanaklarımı kaldırarak tamamını içine alacak şekilde kavradı. Ondan uzaklaşmak istesemde gücü bunu imkansız kılıyordu. " Vuslatımıza az kaldı Zeynep. Sana kavuşmak uğruna önüme çıkan bütün engelleri yok ederim , bu ailen olsa bile . Az kadı Zeynep çok az..." Sarf ettiği hastalıklı kelimeri umrumda bile değildi. Beni acıtan nokta ailemi onun karşısında duracağını düşünmesiydi. Ama ben onun gibi düşünemiyordum. Korkuyordum içimden bir ses şimdi korkmam gerektiğini söylüyordu . Bu adam karşısında tek başımaydım .All Rights Reserved