Hayatta en çok istediğiniz şey nedir?Oyun oynamak mı?Dedikodu yapmak mı?Dünyanın değişik ülkelerindeki değişik dilleri öğrenmek mi?Yoksa üniversiteden mezun olur olmaz bu ülkeden ayrılıp
başka bir ülkeye yerleşmek mi?
Açıkçası bana soracak olursan genç,bunların hepsi ya da çoğunluğu birçok insanın yapmak istedikleridir.Söyler misin bana genç?Neden vatanına çok düşkün olmasına karşın bir çok insan atalarımızın bizlere vaat ettiği bu güzel dili harap ediyor?Oysa bir konuşsalar Türkçeyi,yaysalar dünyanın dört bir köşesine,her bir deliğine de duymayan,bilmeyen kalmasın bu dili.Bir uğraşsak,bir uğraşsak ki...Ama olmuyor be genç,yapmıyor kimse.Uğraşmıyor insanlar dilleri için,bayrakları için,toprağı için.Gayret mi etmiyor kimse?Tabi ki ediyor,ediyor ama nasıl ki koca bir kayayı tek bir kişi kaldıramaz,işte dil de aynen bu şekildedir be genç!Bir kişiyle yürümez bu dil,yürümez bu millet,bu devlet,bu insanlar.Ama sen de bir el atsan,sen de bir el atsan ki genç,bir kişi daha artsın.Azıcık dahi olsa yükseğe çıksın bu vatanın dili.Ne bilirsin belki imrenen olur,ki olacaktır bunda hiç şüphe duymayasın genç!
Hani Atatürk'e deli gibi bağlı olan o insanlar var ya,aslında onların birçoğu gerçekten kalbiyle değil sadece sözde seviyor atamızı.Çünkü bir insan gerçekten de böyle büyük,yüce bir atayı sevmiş olsaydı,herkes den önce o savaşırdı,o sipher ederdi göğsünü diğer ülkelere,sırf dili kaybolmasın diye.
Şimdi soruyorum sana genç,var mısın benimle vatanını,milletini ve atalarının bıraktığı bu güzel dili benimle birlikte yukarı taşımaya.Hadi o zaman genç,ne duruyorsun daha orada.Gel yanıma,birlikte savaşalım,girişelim bu ülkenin dilini kurtarmaya....
"Ki ben artık herşeyini kaybetmiş bir kızdım. Her bir yanım kimsesizdi. Ailem gitmişti benim. Ve bizi ayıran ölümdü. Ölümün çaresi yoktu ki."
Liya bir gün dayısıyla kavga eder ve tek sığınağı olan mezarlığa,ailesinin yanına gider. Oradan ayrılırken bir şehit mezarı görür. Abisinin de asker olmak istediğini hatırlar ve gözleri dolar. Elinde kalan çiçekleri o mezara bırakır.
O sırada ise yüzbaşı ve tüm tim onu izlemektedir.
"Bu kız kim ve neden kardeşimin mezarının üstüne çiçek bırakıyor."der Yüzbaşı.
Yüzbaşının hiç akrabası yoktur. Kıza baktığında birşeyler anımasamaya çalışır fakat olmaz. Birkaç yıl önce işkenceye uğradığı için hafıza kaybı yaşamaktadır.
Liya ve Yüzbaşının geçmişi bir tarafta dururken gelişen tatsız bir olay onları tanıştırır.
Hoşgeldiniz benim biricik dünyama. Dünyamıza...