...
İsmail: Balkona çık, geveze kıvırcık!
Sena: Geliyorum, çılgın isoooooottt!
...
Elimi balkonun kenarlarındaki demir korkuluklara koydum. Ve ayaklarımı da balkonun kenarlarına koyup kendimi yukarı çektim. " İsot tut elimi! Dördüncü kattan düşüp sümük gibi yere yapışmak istemiyorum. "
"Saçmalama bu mesafeden gelemezsin. Düşeceksin!" Diyerek gözünü kocaman açarak bana baktı.
" Sen tutarsın beni." Dedim sakince kollarımı açtım.
"Ya tutamazsam." Diyerek bir aramızdaki mesafeye birde bana baktı.
"Tutarsın tutarsın. Sana güvenmeseydim tut demezdim."
...
Yavuz: İyi geceler kıvırcık güzeli.
Sena: Sence de iyi mi geceler?
Yavuz: İyi olacak geceler.
.
.
.
"Seni lanet olası serseri bırak artık peşimi!" Diye bağırarak arkasından sinirli adımlarla yürümeye başladım. Adım atmayı kesip bana doğru döndü.
"Ne dedin sen?" Diyerek bana doğru yürümeye başladığında bende ona doğru yürüdüm.
"Hangi birini söylememi istersin. Sana serseri dememi mi yoksa peşimi bırakmanı mı? Ah dur eklemediklerimde var tabi. Mağara adamı, vahşi barbar, dağ ay-" Ben ona sövmeye o kadar çok odaklanmıştım ki ne ara eğilip beni omzuna attı farketmemiştim. Onun sırtı ile bakıştığım bir kaç saniye olayı idrak edememiştim. Kendime geldiğimde çığlık atıp çırpınmaya başladım.
Bu çocuk niye her seferinde beni bir un çuvalı gibi sırtına atıyor? Çıldırıcam!
Ben seni seviyorum...kardeşimden farksız o hem 5 yaş küçük...ufaklıkla ne işim olur...
Dizlerimin üzerinde eğilip kapıya biraz daha yaklaştım..
-Bin gönlüm olsa birini vermem.. Benim gözüm sadece seni görür... Hem görmedin mi erkek çocuğundan farksız.. Kıskanacağın son kişi bile değil...
Titreyen dizlerimle ayağa kalktım... Perdeyi araladım.. Balkona çıktım.. Semih gelen sesle başını bana çevirdiğinde.elinde telefon öylece kaldı... Gözlerine baktığımda anlamıştı onu duyduğumu.. Balkonda duran kitabımı aldım ve tekrar içeri girdim... Kapıyı kapatıp perdeyi çekmeden son kez yüzüne baktım..
Ve o perdeyi kapattıktan sonra yıllarca onun olduğu tek bir gün açmadım...