Annesi,
lösemiyle
savaşan
altı
yaşındaki
oğluna
bakarken
dalıp
gitmişti.
Kalbi,
acı
içinde
olmasına
rağmen,
kararlılık
duygusunun
da
etkisini
hissediyordu.
Her
ebeveyn
gibi o da oğlunun büyümesini ve
umutlarını gerçekleştirmesini istemişti.
Ama bu, artık mümkün değildi.
Löseminin buna fırsat tanıması olası
değildi. Oysa oğlunun hayallerini
gerçekleştirmesini istiyordu.
“Bob! Büyüyünce ne olmak istediğini
hiç düşündün mü? Hayatında neler
olmasını dilediğin ve hayal ettiğin oldu
mu?” diye sordu.
Bob beklemeden cevap verdi:
“Anneciğim, ben büyüyünce hep
itfaiyeci olmak istedim.” Anne de
gülümsedi ve:
“Dilediğini gerçekleştirebilecek miyiz,
bir bakalım,” dedi.
Daha sonra, Arizona’daki itfaiye
müdürlüğüne gitti ve itfaiyeciler ile
tanıştı. Onlara oğlunun son isteğinden
söz etti ve oğlunun itfaiye arabasına
binip, şehirde küçük bir tur atmasının
mümkün olup olmadığını sordu.
“Bundan daha iyisini de yapabiliriz,”
dedi itfaiyecilerden biri. “Eğer oğlunuzu
çarşamba sabahı saat yedide hazır
eder