gülümsedi, delirmiş bir kadın gibi. alayla, aklını kaybetmişcesine. "paramparça, her yer, paramparça."
şarkının geri kalanı tamamlanmış, cam kalbimin ortasına inmişti. gözlerim camın olduğu yere indi, küçük parçayı daha fazla bastırmıştı karşımdaki kız.
"jennie kim." kısık sesle fısıldamam üzerine dudakları arasından yüksek sesli kahkaha yükseldi cami daha fazla bastırdı. dilini damağına üç kez vurdu.
"yanlış oldu, ruby jane olacaktı." ayakları bedenini daha fazla taşıyamadı bir eli yakamı tuttu kendisine çekti. dudakları kulağımı bulunca sıcak nefesi tenimi okşamıştı.
"öldürdüğün kişinin kızı değil, acılarını içine gömmüş kadın."
saniyeler içinde alkolün bedenine yaptığı etki bünyesine ağır gelmiş, ve kollarımın arasında gözlerini kapatmıştı.
"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma indi öpücükleri. "Geldin ve beni dünyanın en mutlu adamı yaptın." Dudağımdan da öpüp alınlarımızı birbirine yasladı. "Seni çok seviyorum. Seni senden çok seviyorum."
Bu kez ben dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp ayrıldım. "Seni çok seviyorum. En az beni sevdiğin kadar seviyorum seni." Kollarımı boynuna dolayıp yüzümü boynuna gömdüm. Kokusunu içime çektim.
Çok özlemiştim.