"İstediğin her vakit seninle seks yaparım, ama asla sevişmeyeceğim," demişti birkaç saat önce koluna takıp nikah masasında 'evet' dediği kadın Mehmet'e. "Sevişmek, sevmekten türemiştir Mehmet. Biz birbirimizi sevmiyoruz. Ben zorlandım bu evliliğe, senin sebebini bilmiyorum. Ve inan, merak da etmiyorum." Elini, yanağını okşar gibi hafifçe hareket ettirdi Zeynep. Sonra işaret parmağının ucunu hafifçe şakağından çenesine, oradan boynuna doğru kaydırdı. Gözlerinde alaycı parıltılar oynaşırken, parmak ucunu şah damarının üzerinde gezdirdi. Bu hareketle Mehmet yutkundu, adem elması hareket etti. Kontrolünü kaybediyordu. Zeynep parmağını, adem elmasının üzerinde gezdirmeye başlamıştı ki yeniden kısık sesiyle konuşmaya başladı. Bu ses tonu, Mehmet'in başına bela olacaktı. *** Babalarının zorlamasıyla birleşen iki hayat. Zeynep'in güzelliği ve sözleriyle büyülenmiş bir adamın aşka adım adım yaklaşırken, yürüdüğü ince patikada öfkeden ziyade uysal bir kabullenişle hedefe ilerlemesinin hikayesi. Yelkenleri ilk suya indiren Mehmet'in, Zeynep'in sadece bedenine değil kalbine de karışmak için aldığı nefes sesleriyle kulaklarımızı dolduracak bir öykü. Zaman zaman Zeynep'in fırça darbelerinde hayat bulacak bir vazgeçiş olacak belki de hissettiklerimiz. Aşkı hissedecek, sevgiyle ödüllendirilecek ham bedenlerin olgunlaşmasına an be an şahit olacağımız bir masala hoş geldiniz. İZAE; ışık verme anlamında kullanılır.