"Siz..." dedim durakladım, bakışlarını kolyemden ayırarak yüzüme kaldırdı devamını bekler gibi.
"Yani adınız, size nasıl hitap edebilirim?" Dedim gergin ses tonumla, rezil olmaktan korkuyordum.
"Yüzbaşı, Yüzbaşı Alparslan Yüreğir." Dedi kendini tanıtarak bakışlarım askeri üniformasında yazan ince nakışlı işleme de takıldı yine, Yüreğir, Yüzbaşı Yüreğir...
Gözlerimi tekrardan yüzüne çıkardım, nazikçe gülümseyerek kendimi tanıttım, tabi gerginlikten nasıl tanıtabilirsem o kadardı.
"Memnun oldum, Ben de Doktor Gülefşan Sardıçlı." Bakışlarım gözlerinde ve maskesinde gelip gitmeler yaşıyordu. Bir an için gözlerinde kasılmalar sezdim. Sonra konuştu.
"Memnun oldum, Doktor Hanım." Eldivenli elini ellerimin önüne uzattı. Beklemeden, gözlerinin içine bakarak sıktım elini.
"Bende, Yüzbaşım." Dedim tonlamamı koruyarak. Pek elimi bekletmeden geriye çektim.