*TANITIM*
Bir genç kız, abisinin etkisiyle hayatı değişir...
ve Mardin'in ağasıyla evlenmek için zorlanır.
Ancak o, evlenmek yerine herkesin
karşısına dikilir ve onların istediklerini yapmaz.
İstanbul'a kaçar. İstanbul'da, Türkiye'nin en tehlikeli adamlarından biriyle karşılaşır.
Yıllardır o kadına aşık olan Miran Ağa deli gibi Şirin'i aramaktadır.
Şimdi Şirin, bu yolda ATEŞ mi yoksa MİRAN mı ile devam edecekti?
...
Kaç Saattir Ormanda yürüyorum, ama artık ayaklarım çok ağrıyor. Bir türlü çıkış yolunu bulamıyorum.
Uzaktan küçük ışıklı olan depoyu ve üç arabayı gördüm, yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi. Sonunda birinden yardım isteyebilirim, Allah'ım.
Hızlı adımlarla depoya doğru koştum. Kapının açık olduğunu görünce daha da hızlandım. Deponun önünde durduktan sonra hayatımda hiç beklemedim karşımda inanılmaz bir manzara ile karşılaştım.
Depoda en az on beş siyah giyimli adam vardı. Üstelik, her şeyi geçtim, arkasını dönen bir adamın karşısında, önünde sandalyeye bağlı, yüzü kan içinde olan başka bir adam daha vardı.
"Peki, bunu sen istedin" Buradan gitmek için adım atmaya çalışırken, deponun içinde yanıklanan silah sesiyle korkudan ağzımdan küçük bir çığlık kaçtı.
"Hassiktir, Ateş oraya bak!" Bana hâlâ arkası dönük olan adam hızlıca diğer adamın söylediği tarafa baktı, yani benim olduğum tarafa
İşte o an, gözleri kap kara adamla karşılaştım.
Hayatımda hiç görmediğim kadar karanlık bir adamla karşılaştım..
Hâlâ olayın şaşkınlığı üzerimden atamamıştım.
Ateş denen adamla kaç dakika göz göze geldiğimizi bilmiyorum.
Artık kendime gelmeliydim, hemen buradan gitmeliyim!
Yaptığım şey ve bulunduğum ortam tamamen takdire şayandı. Fakat Şeytan, kafasını kaldırıp bir kez bile bakmamıştı.
Buraya ne zorluklarla geldiğimin farkında mıydı?
"Bana bakacak mısın artık?"
Şeytan, önündeki kağıtlardan kafasını kaldırmadan sorumu cevapladı.
"Meşgulüm güzelim. Daha sonra gelsen olur mu?"
Daha sonra bunu bir daha yapamazdım. Ya şimdi görecekti ya da bir daha asla göremeyecekti.
Ayrıca benden daha önemli ne olabilirdi o kağıtlarda?
Sinirle masasına yaklaşıp eğildim.
O an dikkatini çekmiş olmalıyım ki kafası yavaşça yukarı kalktı. Önce suratıma, ardından bir kaç bez parçasıyla örtülü vücuduma indi bakışları.
Kırmızı, dantel.
"Sen?"
Sözleriyle birlikte masasından hızlıca kalktı. Bakışları derinlik dolu, donmuş şekilde göğüslerime bakıyordu.
Siktir!
Sanırım Şeytan üstüme atlayacaktı.