"Bugün sen benim karım olacaksın, yıllardır hayalini kurduğum evlilik bugün gerçekleşecek güzelim." Boynumu öpmeye başlamasıyla midem bulandı.
"Bırak beni hemen, pislik!"
"Bu kokunu almak için odana kaç kez girdiğimi bile bilmiyorsun. Seni ne kadar sevdiğimi bir bilsen" Boynumun üstünde çıkan boğuk sesle yerimden kesildim.
"Senden vazgeçemem artık, çok geç. Beni kendine çok bağladın güzelim. Seni çok seviyorum" Bacaklarımı okşamaya başladı, Sadece geri çekilmek istedim.
"Lütfen yapma"
"Ne olursun, dur lütfen"
...
Kaç Saattir Ormanda yürüyorum, ama artık ayaklarım çok ağrıyor. Bir türlü çıkış yolunu bulamıyorum.
Uzaktan küçük ışıklı olan depoyu ve üç arabayı gördüm, yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi. Sonunda birinden yardım isteyebilirim, Allah'ım.
Hızlı adımlarla depoya doğru koştum. Kapının açık olduğunu görünce daha da hızlandım. Deponun önünde durduktan sonra hayatımda hiç beklemedim karşımda inanılmaz bir manzara ile karşılaştım.
Depoda en az on beş siyah giyimli adam vardı. Üstelik, her şeyi geçtim, arkasını dönen bir adamın karşısında, önünde sandalyeye bağlı, yüzü kan içinde olan başka bir adam daha vardı.
"Peki, bunu sen istedin" Buradan gitmek için adım atmaya çalışırken, deponun içinde yanıklanan silah sesiyle korkudan ağzımdan küçük bir çığlık kaçtı.
"Hassiktir, Ateş oraya bak!" Bana hâlâ arkası dönük olan adam hızlıca diğer adamın söylediği tarafa baktı, yani benim olduğum tarafa
İşte o an, gözleri kap kara adamla karşılaştım.
Hayatımda hiç görmediğim kadar karanlık bir adamla karşılaştım..
Hâlâ olayın şaşkınlığı üzerimden atamamıştım.
Ateş denen adamla kaç dakika göz göze geldiğimizi bilmiyorum.
Artık kendime gelmeliydim, hemen buradan gi