Kız oğlanı ilk kez bulduğunda sonsuz bir gecenin içinde ve donmuş topraklar üstünde, yirmi cesedin yanı başındalardı çünkü kainat onları anlaşılmaz ve karmakarışık bir bağ ile bağlamıştı. Kız oğlanı son kez bulduğundaysa... Elleri onu öldürmeye gitmedi. Çünkü o kadar geç kalmıştı ki bu kez, oğlandan geriye deliliğinden başka pek az şey kalmıştı. Genç bir büyücü ve yetenekli bir mühendis olan Eliz en yakınından gelen korkunç bir ihanet sonucu evini, Sekizkök'ü, terk edeli iki yıl olmuştu. Doğan her güne intikam hayalleri ile başlarken ve günü bir daha asla evine geri dönmeyeceğine dair yeminler ederek bitirirken her şeyiyle nefret ettiği topraklardan, şehirden ve adamdan kötü bir haber gelir Eliz'e: Yalnız onun çözebileceği, kaynağı müphem ve son derece yıkıcı bir büyü hastalığı. Sorun Eliz'in içini yakan hırsı, asla bitmeyen öfkesi ve durmadan karşısına çıkan acayip sorular ve o soruların kendisinden de acayip cevapları değildir. Sorun mantığının başka, kalbinin bambaşka telden çalışı; gücünün öldürmek ve kanatmak ama ellerinin uzanmak ve kavuşmak istemesidir. Ustasının hatrına yeniden kuzeye döndüğünde ise bulacağı şey birbiri içine girmiş entrikalar, geçmişten geleceğe yazılmış tuhaf bir kitap, iblislerin yasak ve kayıp dünyası ve tüm bunları, ölümün kıyısında olmasına rağmen parmağının ucunda oynatan eski ortağı Erez ve genç adamın tuhaflıkları olacaktır. Çölün ve yıldızların pek acayip hikayelerinden biri, birbiri peşinde gök kubbede dönen eş yıldızların başlangıçlarından öbürü... 02.09.2023
47 parts