Bazı insanlar yazarlar...İçlerindeki dertleri, sıkıntıları, hüzünleri, kederleri anlatırlar kalemlerini her kağıda vurduklarında.Kimi zaman giden sevdiklerine nasıl "Dur!" diyemediklerini kimi zaman ağlayan gözlerini nasıl durduramadıklarını kimi zaman da özlemden kaskatı olmuş kalplerinin göğüs kafesine nasıl sığamadığını anlatırlar.Kimi insanlar da okurlar...Belki mustarip oldukları dertlerine ortak aradıkları için belki de omuzlarındaki yükü bir nebze olsun hafifletmek için okurlar.Yazıların arasında kendilerine ait bir şeyler bulmak için okurlar...Ben derdimi, sıkıntımı anlatarak belkide sizin hayat yorgunluğunuza, hislerinize, söylemek isteyip de içinizde kalıp ruhunuza batan sözlerinize ortak olurum kim bilir...
❝Yüzünü çok sevdim, ödünç alabilir miyim?❞ dedim birden gözlerimi gözlerine dikip. Nasıl olsa bir daha karşılaşmamız pek mümkün değildi, hem bu fırsatı kaçıramazdım hem de bu cesareti bir daha bulamazdım. Ağzımdan çıkan kelimelerin anlamsızlığıyla gözlerini kırpıştırdı.
❝Anlayamadım?❞
❝Yüzün tam hayalimdeki gibi, bir günlüğüne modelim olur musun?❞
Uyarı: Küfür ve argo kelimeler içermektedir.
Bu kurgu tamamen hayal ürünüdür, gerçeklikle hiçbir bağlantısı yoktur.
Slow burn bir hikayedir.
Üniversite #1 / 16.11.2024