Hakan,Çağan,Mete...
Saye,Alisa,Güneş...
Bu hikayede, kayıp yıldızlarla dolu bir aşkın yolculuğuna tanık olacaksınız.
Aşk, bazen acı veren bir yolculuk olabilir. Kayıp yıldızlar gibi, bazen umutsuzluğa düşebiliriz. Ama unutmayalım ki, gece en karanlık olduğunda, yıldızlar parlak görünürler. Aşk da benzer şekilde, en zor zamanlarda bizi aydınlatabilir.
Belki de kayıp yıldızlar, aslında arayışımızın bir parçasıdır. Belki de onun kaybolan yıldızı, daha parlak bir yıldızın yolunu açar. Aşkın yolculuğu, bazen kaybedilenlerle dolu olsa da, bu kayıplar bizi daha iyi anlamamıza ve gelecekte daha iyi bir aşkı bulmamıza yardımcı olabilir.
Sonuçta kayıp yıldızlar, aşkın yolculuğunun bir gerçeğidir. Ancak kayıp yıldızlar bize hatırlatır ki aşkı, bazen kaybedilenlerin izinde bulunur. Ve belki de en güzel yıldızlar, hala keşfedilmeyi bekleyenlerdir.
Unutmayalım ki, kayıp yıldızlarımızı bulmak için gökyüzünü değil, içimizi gözlemlemeliyiz. Çünkü aşkın gerçek yolu, kalbimizin derinliklerinde bulunan yıldızlardan geçer.
Bu hikayeye bizimle var mısınız?
Seha Bey bir ayağını öne atıp ona dengesini vererek şöyle bir durdu. Leyla'yı kısacık üstün körü süzdü. Rahatsız eden bir bakış değildi ama olmasa da olurdu yani. Leyla neler oluyor diye düşünüyordu.
"Küçüksün." dedi adam, burnunu çekti. "Gözüm de tutmadı pek seni. Biraz büyü. Bakalım hale yola gelecek misin..."
Leyla'nın gülümsemesi soldukça soluyordu. Gözü tutmamıştı madem gelin odasına ne diye sokmuştu bu herif onu? Hale yola gelmek ne demekti? Ah bir eski Leyla olabilseydi ona hali de yolu da gösterirdi ama kaç gündür yaşadıkları onu bitap düşürdüğünden karşılık vermek için laf gelmiyordu aklına.
"Eğer aynı yastığa baş koyasım gelirse, haberin olur. Sana söylerim." dedi adam.
Leyla'nın gülüşü tamamen düştü bu sefer.
Ne ince düşünceli adam! Ya habersiz gelse ne olurdu?!
"Ama ben bunu yapmazsam eğer, sen aşkımdan ölsen bile bana gelmeyeceksin."
•••
-Yaş farkı içerir-
~hikâyemiz 1989 yılında başlamaktadır~