32 yaşında, genç yaşına rağmen kariyeri başarılarla dolu, mükemmeliyetçi, sıkıcı derecede iyi olan Carl'ın, terapisti ve yakın arkadaşı dışında kimsenin bilmediği ufak bir problemi vardı. Bazen bilmediği yerlerde uyanıyor, gardrobunda tarzı olmayan kıyafetler buluyor, sipariş etmediği ve dinlemediği müzik gruplarına ait albümleri teslim alıyor ve her seferinde kendine daha da sinirleniyordu.
"Yine yaptım" adlı sorunu ile boğuşan Carl'ın sekreterine göre Carl; sert, dakik, duygusuz, geri adım atmayan, mesafeli bir iş insanı.
Newyork'un en popüler barlarından birinde, hem geceye hem de mekana hakim olan bir barmaid'e göre ise Carl; iyi içen, sosyal, sarkastik, çapkın, patavatsız, nasıl eğlenileceğini bilen bir... şey, insan.
Düz bir cetvelin farklı taraflarına ait görünen bu iki kişinin tek ortak noktası aynı adam olmaları.
Peki, hikaye nasıl başlıyor? Carl bunun bir içki problemi olduğunu düşünüyor. Terapisti Ethan ise kim bilir o değerli beyninde ne gibi teoriler üretiyor? Cetvelin her iki ucunda birbirinden habersiz farklı hayatlar yaşanıyor. Bu esnada cetvelin tam ortasında Annie ve Rachel adında iki kadın beliriyor. Gece ile gündüz birbirine karışıyor. Ve cetvelin iki ucundaki Carl'lar birden göz göze geliyor!
Ve hepsi birden aynı soruyu soruyor:
Sen de kimsin?
Sevgili dost..
Muhammed bu iki kelimeyi ilk yazarken, yazdığı kadını ne tanıyordu, nede onu farketmişti.
Belki defalarca görmüştü onu o aynı mahallede..belki belki bir bankta Yanyana oturmuş, belki birbirlerini görmeden aynı otobüse binmişlerdi.
Onu adını bilmediği, kaçtıkça içine düştüğü, attıkça kurtulamadığı, arkasını döndükçe karşısında bulduğu bu çembere çeken kadını ilk bu kelimeleri yazarak hayatına aldı..
Sevgili dost..
Sevgili dost..
Devâ bu iki kelimeyi ilk okuduğunda ne ona bunları yazan adamı tanıyordu, nede onu farketmişti. Aynı mahallede evlerine giderken kimbilir kaç kere rast gelmişlerdi. Kimbilir kaç kere eve aynı saatte girmişler, yada kaç kere aynı saatte odalarının camını açıp aynı temiz havayı içlerine çekmişlerdi.
Onun kalbini tanımadığı bu duyguya esir eden, aynaya baktığında içindeki varlığını gördüğü, sanki ondan bir parçaymış gibi hissettiği, onu iyileştiren ve aynı zamanda hasta eden, onu bu ateşe düşüren aynı zamanda onu bu ateş olmadan donmaktan kurtaran bu adamı hayatına ilk bu kelimeleri okuyarak aldı..
Sevgili dost..
Bu iki kelime onları hem birleştirdi, hem ayırdı. Hem yaktı, hem tedavi etti. Hem susattı, hemde suya kandırdı..
Bu iki kelime onları uçsuz bucaksız aşıklar çölünde, sonsuz Sevda yoluna saldı..
Selam olsun sevdalılara ve selam olsun o yolda alnı ak yürüyebilenlere..
Sevgiler..