Boşanmalarının bir yıl üstünden tekrar aynı time atanan iki askerin hikayesi. - Egemen hızlı ve sinirli adımlarla bana yanaştı. Hızlıca sırtımı dikleştirip kulağımdaki kulaklığı çıkardı. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp yüzümü inceledi. Omuzlarımı, kollarımı ve sonunda tüm vücudumu incelemeyi bıraktığında sanki görememe ihtimali varmış gibi "Vuruldun mu?" dedi. "Yok," dedim. "İyiyim." "Bok iyisin! Leyla emre itaatsizlik de ne, delirdin mi?" "Özür dilerim ben-" "Dileme özür falan! Ya bir şey olsaydı sana? Ne yapacaktım ben sana bir şey olsaydı? Deli misin sen? Bana kafayı yedirmeye yemin mi ettin? Ödüm koptu Leyla, ödüm koptu!" "Bağırma ya. Başım çatlıyor." Elimi kulağıma attığımda üst tarafından sıcak bir sıvı elime bulaştı. Büyük ihtimalle mermi süratiyle kulağımın üstünü kesmişti. O kadar yakın geçen bir merminin sadece kulağımı çınlatacağını düşünmek aptallık olurdu zaten. O ana kadar bir şey hissetmemiştim ama kanı görünce kulağım sızlamaya başladı. "Aptal! Bir insanın canının hiç mi kıymeti olmaz ya? Aptal! Az kalsın canından oluyordun. Az kalsın canımdan oluyordum." - Hikaye texting başlayıp düzyazı devam etmektedir. Hoş geldiniz.