
Serean insanları, geceye bir yandan endişe ve korkuyla bakarken bir yandan da büyük bir zevkle bakarlardı. O zamanların en ünlü hikayesiydi onları endişelendiren. Yaşlı bir köylü anlatmıştı bütün herkese bu hikayeyi, onları hem derin bir endişeye hem de derin bir meraka sokmuştu bu muazzam aynı zamanda korkutucu olan hikaye... Gece korurdu karanlığını, fakat aydınlatırdı onu her gün o muazzam ışığıyla ay. Bir gün ay geceyle tanıştırmak istemişti arkadaşı yıldız.. Yıldız geceyi, gece yıldızı çok sevmişti, birlikte uzun yıllar geçirmişlerdi. Ay ilerleyen zamanlarda aşık olmaya başlamıştı güneşin ona verdiği muazzam ışığa. Günler ve yıllar geçmişti ayın bu aşkının üzerinden, fakat söyleyemiyordu güneşe, korkuyordu güneşin onun ışığını elinden almasından. Zaman ilerledikçe gece de sevmeye başlamıştı gündüzü, eğer olmasaydı gündüz nasıl batardı güneş nasıl gece olur da ay güneşin ona verdiği ışığıyla etrafı parlatırdı. Yıllar ve aylar böyle geçmeye devam ediyordu yıldız da sevmişti bir başka yıldızı, fakat patlamak üzereydi, ama yıldız bütün her şeye rağmen sevmişti onu. Bırakmak istemiyordu ona olan aşkını ama o patlarsa onun da kalbi patlayacaktı ona olan aşkından biliyordu... İşte ay gece ve yıldız böyle imkansızlarına aşık olmuşlardı, çünkü ay ve yıldız, geceye ait gece ay ve yıldıza aitti, Onlar birbirlerini bıraksalar nasıl aydınlanırdı gece, nasıl aydınlatırdı ay geceyi, nasıl yıldızlar gecenin süsü olurdu. İşte onların aşkı da böyleydi, onların ait olduğu yer kendi evrenleriydi, onlar birbirlerine aitti, gündüz ve güneş onlar için farklı evrenlerdi... Gece'nin karanlığı sayesinde parlamıştı ay ve yıldızı...All Rights Reserved
1 part