BESMELENİN KERAMETİ
Dinine bağlı bir kadının güzel bir alışkanlığı vardı: Bir işe
başlarken daima besmele çeker, besmelenin kudsîyetine
inanırdı. Bu kadıncağızın bir de, dinine pek bağlı- olmayan
ve dinî hususlarla alay eden bir kocası vardı ki, o da
karısının her işinde besmele çekmesine içerler: «Ne lüzumu
var her zaman bismillah deyip durmanın» derdi kendi
kendine...
Bir gün ben bu karıma bir oyun yapayım da öğrensin her
zaman besmelenin bir işe yaramadığını diye düşündü ve
karısına bir kese altın verip:,
— Karıcığım bunu sağlam bir yere sakla ki kaybolmasın, diye
tenbih etti.
Kadın yine kocasının elinden parayı alırken:
— Bismillah, deyip parayı saklamak için sandığa doğru
yürüdü... Kocası da gizlice onu takip ediyordu.
Kadın gene: «Bismillahirrahmanirrahiym» deyip parayı
sandığa koyup ağzını kapattı.
Aradan bir iki gün geçtikten sonra adam kadının haberi
olmadan sandığı açtı ve içinden para kesesini alıp dışardaki
su kuyusuna attı. Ondan sonra da gelip karısına:
— Hanım para lâzım oldu, şu parayı getirsene, dedi.
Adam karısının parayı sandıkta bulamayacağını ve
dolayısıyla da besmele çekmenin bir faide temin etmediğini
anlayacağını düşünüyordu.
Kadıncağız adeti veçhile: «Bismillahirrahmanirrahiym»
diyerek sandığı açtı ve keseyi almak için elini uzattı ki, kese
ıslaktı. Kadın şaşırmıştı... Bu keseye sandığın içinde ne oldu
da ıslandı diye düşünüyordu. Fakat kadının kocası ondan
daha fazla hayret içinde kalmıştı. Çünkü biraz evvel para
kesesini dışardaki kuyuya bizzat kendisi atmıştı. Vaziyeti
gördükten sonra adam meseleyi kadına anlattı artık, çünkü
sabredecek durumda değildi:
— Karıcığım, keseyi ben kuyuya atmıştım, fakat besmelen
seni mahcup olmaktan kurtardı. Artık ben de besmelenin
kerametine inandım, beni affet! dedi, karısına..