Tarih tekerrür ediyordu. Yaşananlar, sonraki nesle aktarılmıştı. Emanetler artıyordu. Geçmişe mıh gibi gömülen sırlar, gün yüzüne çıkıyordu.
Bir kan davası uğruna; yeni davalar ve serzenişler, toprağı derinden sarsıyordu.
Aileler ve dostlar arasındaki bu dava; iki annenin acı çığlıklarına ve hem bir babanın, hem de aşık bir adamın serzenişine ev sahipliği yapıyordu.
Onca nefret ve kin, bir çift zift yeşiliyle son bulacaktı.
"Sonumuz ne olacak Mâhi? Sen yanımda değil, karşımdasın. Ve ben kim olduğunu bile bilmiyorum..."
Siz: Sırf beraber çalıştığımız için bana böyle davranmanıza izin veremem, İlker Bey?
İlker bey: Davranışlarımın sebebi sadece beraber çalışmamız değil Başak hanım.
Siz: Peki ya ne?
Siz: Ne bu haddinizi aşmalarınız?
Siz: Sabrımı zorlamalarınız.
İlker bey: Aklımı sikip attığın için bunların cevapları bende de yok. Buna aşk diyorlar ama çok saçma.
İlker bey: Hiçbir insan, bir insanın iradesini bu kadar sikemez.