
"Zihnimdeki seslerin susması zor, hem de çok zor doktor hanım. Yani sizinle burada geçireceğim zaman yalnızca zaman kaybı" Bu kelimelerdeki her ton benim bile kanımı dondurmuştu, bu sözlerdeki sert tonu görmezden gelerek "Bu seansları zaman kaybı olarak nitelemeniz hata, beni hafife almayın." dedim. Kendimi huzursuzluğun zirvesinde hissettiğim ve bir daha asla yaşamak istemeyeceğim anların başını çekecek bir anın içinde kaybolmamak için rahat bir şekilde gülümseyerek, sağ ayağının üzerine sol bileği gelecek şekilde oturan adama doğru eğildim. "Ben bu mesleği boş yere yapmıyorum, tedavi olmanız hem sizin hem de etrafınızdaki herkes için en iyisi." Şaşkınlıkla dolan gece gibi zifiri karanlık olan gözlerine bakarak ayaklandım. Masanın üzerinde olan evrak çantama dosyaları yerleştirirken "Tedavi olun ve cezanızı pişmanlıkla çekin. İyi günler dilerim." dedim. Adımlarım odanın tek çıkış noktası olan gri kapıya yöneldi, sol elimi kaldırarak iki defa vurdum , kapı önümde gıcırdayarak açıldı. Tam adımımı atacakken "Bir daha karşılaşır mıyız bilmiyorum doktor, ama tekin yollarda yürümüyorsun" dedi bu sözleri daha önce de duymuştum ve devamı olacağını bilerek kendimi dışarı attım. Topuk sesime karışan başka seslerde vardı hapishanede, su damlama sesi, kavga sesleri gardiyanların demir kapılara vurma sesi ve daha nicesi. İlerledim ilerledikçe acı dolu çığlıklar doldu kulağıma ve ben bu yollarda yürüdükçe kim olduğumu unutmaya yaklaştım. Bir tek onların anlattıkları ile yürüyecektim ben bu yolları artık. Griye boyanmış duvarların arasından görünmüyordu gökyüzü, her adımımla rahatladı bedenim. Burada yalnızca üç saattir bulunuyordum ama bu üç saat bile beni çok yormuştu. Elimde sıkıca tuttuğum çanta ile kapı benim için açıldı, oradan kurtulan biri gibi hissettim yalnızca birkaç dakikalığına. Topuk sesim dAll Rights Reserved
1 part