-" Fazlasıyla gereksiz bence." " Sence gereksiz, bizim tarafımızdan bir sorun yok." " Ama başkomiserim..." Yeşil-mavi karışımı irislerine baktım. Alaycı bir tebessümle konuştum. " Ne o! Ha yoksa görevini elinden alırım diye mi düşündün." " Kim? Ben mi? Hahahah. Kızım sen anca seni üzen kişiyi tutuklarsın. Sen ve görev almak... çok farklı şeyler. " " İkinizde kesin sesinizi! Aynı görevde olmakmı, hiç görev almamak mı?" Başkomiserin sert cümlesindeki ayrı sert sesi baş kaldırmama neden oldu. Kollarımı göğsümde başarılı bir edayla birleştirdim. Başkomiser ikimizede uzun uzadıya bakmadan elini masaya vurup ayağa kalktı ve konuşmaya başladı. " Bende öyle düşünmüştüm. Şimdi ikinizde gidin. Yarın uzun bir gün olacak." Gülerek bakışlarımı ona çevirdim. Hâlâ çözemediğim renkteki gözleri sanki aşağalanmış gibi bakıyordu. Bir adım atıp yaklaştım. " Üzülme sende bir gün başarırsın." " Kes sesini. " Fısıltı gibi söylediği cümle gülümsememi dondurdu. Kollarımı indirip bir adım geri attım. Yanına geçip gideceğim sırada kulağına yaklaşıp. " Şimdi ağlayarak günlüğüne yaz bu anı." (...) Sevgilerle...All Rights Reserved