Affetmeyi bil,dedi annem.
-Kimseyi ne olursa olsun affetme,dedi babam.
-Ben senin yanındayım,dedi en güvendiğim arkadaşım.
-Beni sevme,dedi aşık olduğum adam.
-Kalbinin sesini dinle,dedi elinde büyüdüğüm kadın.
-Kalp seni yok eder aklınla hareket et,dedi üvey annem.
-Gerçekleri gör,dedi bu hikayenin yıkıcısı.
Herkes her şeyi söyledi ve kenara çekilip izledi.Ben kendi sesimi duyamadan kayboldum.
-Ben yapamam,dedi aklım.
-Bana güvenme,dedi kalbim.
Şimdi onlar da beni yarı yolda bıraktı.Artık bir ben kalmadı benden geriye.
İnsan her yara aldığında daha çabuk iyileşir mi gerçekten?
Yoksa o yaralar zamanla sadece daha derine mi işler?
Acı, yalnızlık ve bitmek bilmeyen karanlık... Bunlar büyürken bana eşlik eden tek duygulardı.
Çocukluğum onların nefretin gölgesinde sessizce kayboldu.Sevilmenin ne olduğunu bilmeden, ağır bir sessizlik içinde geçti.
Büyüdüğümde yanımda yalnızca alıştığım o soğuk boşluk vardı. Yaralar birikti, izler derinleşti. Hepsi bir şekilde geçti ya da geçmedi. Şimdi geriye ne kaldı bilmiyorum; sadece bir boşluk, sessiz ve sonu olmayan bir boşluk...