Geçirdiğim kazadan haftalar sonra güçlükle uyandığımda kendimi bir hastane odasında bulmuştum. Etrafımda birilerini bulabilmenin umuduyla kıpırdanmaya çalışsam da başımı bile güçlükle oynatabiliyordum. Konuşmak istesem de ses tellerim alınmış gibi hissediyor, kendimde konuşacak güç bulamıyordum. Susuzluktan yanan ciğerlerimin ferahlamasının umudunu taşırken, kapı açılmış ve hemşire olduğunu tahmin ettiğim biri içeri girmişti. Bulunduğum tarafa bakmayan kadın, yönünü ve bakışlarını masaya çevirmiş ve bir süre yürüdükten sonra masanın üzerindeki kağıtlara gömülmüştü. Hala beni fark etmemiş olması canımı sıkarken, belki de benden ümitlerini kesmişlerdi. Kıpırdanıp kendimi fark ettirmeye çalışsam da her defasında başarısız olmuş ve sonunda pes etmiştim. Hemşire hala elindeki kağıtlara bir şeyler yazmaya devam ederken, içimi kavuran susuzluğun etkisiyle, yeniden cesaretlenmiş ve konuşmak için çabalamıştım. Dudaklarımı güçlükle aralarken, sadece bir öksürük serbest kalsa da nihayet hemşirenin dikkatini çekmeyi başarmıştım. Yüzünde oluşan şaşkınlıkla birkaç adım yürümüş ve bakışları dudaklarımda sabitlenmişti. Ben konuşmak için kendimi zorlamaya devam ederken sonunda '' s...su... '' diye inlemiş ve yeniden öksürük krizine girmiştim. Hemşire hızla eline aldığı bardakla yanıma gelmiş ve beni doğrulttuktan sonra içmem için yardım etmişti. Ben kana kana tüm suyu içtiğimde önce beni yerime yatırmış, kendisi de geriye çekilmişti. Hala şaşkın bakışlarla bakmaya devam ederken '' uyandın... mucize... bee... ben doktora haber vereyim '' diyerek koşar adım odadan çıkmıştı. ...