SAMUR KAPANI
  • Reads 8
  • Votes 2
  • Parts 2
  • Reads 8
  • Votes 2
  • Parts 2
Ongoing, First published Sep 21, 2023
Elimdeki  kendi ürerimim olan jiletli  yüzüğü hiç  tereddüt etmeden bileğine sapladım . 

Ahh   diye bağırmaya başlamıştı çoktan .  Elindeki  silahı kaldırıp sıkmak istese de parmaklarının hissetmiyordu. Bileğinden süzülen kan parmaklarının arasından yavaş yavaş yere damlarken artık oluk oluk akıyordu . 

"Sürtük "diye bağırdı . 


 "Sana beni bırak dedim ve ben bir şeyi iki kere söylemem  yaptırırım " 

  

Şimdiye kadar  duyduğum küfürlerin bir benzerini duydum.  Vücudunu yavaş yavaş geçici felç sarınca hareketsiz yatmaya başladı. Ve ben uzaklaştım oradan.

 Şimdi yaşama ihtimali vardı tabi birkaç dakika içinde doktora gidip sarılırsa .   Ama sabaha çıkması çok düşük bir ihtimal bile değildi .   Çünkü  yüzüğün üzerindeki zehir çoktan damarlarında gezinmeye başlamıştı .

  Kulak tırmalayan bir şekilde gülerek  çıktım o sokaktan  . 


 Nihayet  ışığı yanan bir sokağa geldim elimi havaya kaldırıp parmaklarımın arasındaki kanlı yüzüğün mekanizmasını açıp  . Soğuk metaline baktım.  

"İyi iş  aferin "  dedim kendi kendime.

   Beni gören adamlarım başları ile  selam verip kapıyı açtı.  Yanlarından geçip kilit taşlarını ezerek   eve doğru yürüdüm . 


 Arabamın yanından geçerken altındaki küçük kırmızı ışığı fark ettim .  


 Telefonumu yere düşürüp   arabanın altına çok kısa eğilip baktım tamda tahmin ettiğim gibiydi. 


Eve girerken  2 numaralı korumaya mesaj attım . 

Arabamı al  bana   buz al  9 dakikan var .  

 Odamdaki balkona çıktım  . Etrafına bakarak kapıyı açtı . Arabaya binip kilidi çevirdi  ağaçların yanından uzaklaşınca  elimdeki kumandaya bastım . Arabam gürültülü bir şekilde patlarken  ben  gülüyordum . Belki kendi  koydukları bomba ile değil ama benim  yerleştirdiğim  bomba ile havaya uçuştu aracım.  Bir  gürültü daha duyum cayır cayır  yanan arabadan çıkan
All Rights Reserved
Sign up to add SAMUR KAPANI to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
SİYAHİR  by ben1deniz
13 parts Ongoing
Havanın sıcaklığı, çölün ortasında bir yangına dönüşmüştü. Kumlar, güneşin altında daha da sertleşiyor, her adımda bacaklarınıza yükleniyordu. Sırtındaki çanta, sanki her saniye biraz daha ağırlaşıyor, ama o hiç durmaz, yürümeye devam ediyordu. Adımlarını atarken, gözleri sadece ileriyi görüyordu. Burası, askerlerin kaybettikleri her şeyin, her umudun olduğu yerdi. Zorluğun başladığı, ancak vücutlarının ona alışmasıyla bir şekilde unutmaya çalıştığı yerdi. Burası, zihninin sınırlarını zorladığı, karanlık düşüncelerle baş başa kaldığı yerdir. Saatler geçtikçe, ayaklarındaki acı, aslında daha fazlasını hissettirmeye başlar. Bir müddet sonra, fiziksel sınırların ötesine geçer ve zihin buna ayak uydurur. İlk başta kaslarınız bağırırken, sonradan sadece bir donukluk kalır. Vücudun ne kadar yorulursa yorulsun, komutanın emri, görevdeki sorumluluğun baskısı, bir adım daha atmanı sağlar. Çünkü geri dönemezsin. Bir çığlık duymamak, bir yudum su içmeden yol almak... Bu, tüm askerin yaşadığı mücadeleydi. Kendini bir çukurun dibinde hissettiğin zaman, etrafındaki dünyayı duyamazsın. O kadar yalnızsındır ki, neredeyse hayatınızdaki her şeyin geçici olduğunu düşünmeye başlarsınız. Ama her gün bu hatırlatma bir şekilde unutulur. Çünkü seni bekleyen görev vardır. Ve o görev bitmeden, ne kadar acı çeksen de devam etmek zorundasındır. Gözlerinde uyku eksikliği, vücudunda kanla karışmış terin izleri, aslında seni oraya getiren o içsel güçle savaşıyor gibidir. Bazen derin bir nefes alırsın, ve sonra bir adım daha atarsın. Ama bu bir seçim değildir. Sadece, bir asker olmanın tanımıdır.
You may also like
Slide 1 of 10
AL KAN /Kadın asker/ cover
BİNBAŞI'M cover
METRUK cover
KURŞUNİ(mafya)  cover
Mafyamı +21 cover
Alçin Sönmez  cover
Femboy sevgilim cover
SİYAHİR  cover
DİLSİZ KURT cover
Mesaj | Texting +18 cover

AL KAN /Kadın asker/

17 parts Ongoing

"Komutanım, roket atar!" dedi Halil. Duyduğum sesle eş değer olarak, bir patlama meydana geldi. Nefesim kesilmişti, yaralandığım için değil, timimden ses gelmediği için. Düşünmek istemedim şehit olma ihtimallerini, arızalansın istedim kulaklıkları. Olmayınca olmuyor, demişler. Bağırdım tüm gücümle kulaklığıma, "TİM SES VERİN, HERKES İYİ Mİ!" bu bağırışıma kimsenin yanıt vermediğini anlayınca durdu dünyam. Elimdeki el bombalarını, karşımdaki itlerin üstüne yağdırıdım. Hepsi leş olmuştu, ama volkan timi yok olmuştu. Mevzilendiğim yerden çıktım ve herkesin mevzisine doğru yürüdüm, etrafta bulunan uvuzlar nefesimin cigerlerime batmasını sağlıyordu. Benim timimin parçaları olamazdı onlar değil mi? Oturduğum yere çöktüm ve sırtımı büyük bir kayaya yasladım. Elim göğsümdeki ağrıyı geçirsin diye masaj yapıyordu, ama ben şehitlerimin parçalarını görmüştüm. Bu vatan uğuruna can veren timimi görmüştüm, bu ağrı kalbimde sızı olarak kalacaktı. Iyileşmeyecektim, alışacaktım.