4 yıl.
Kadirin, kütüphanede yanıma oturduğu günün üstünden geçen zamandı bu.
Koskoca 4 yılı devirmiş ve beşincisine doğru emin adımlarla gidiyorduk.
Arkadaş olarak.
4 yıldır aşık olduğum gözlerini ne zaman görsem içim içime sığmıyordu ama benim tek yapabildiğim ona arkadaşça, hatta belki daha da uzak, gülümseyebilmek ve sınırımı korumaktı. Çünkü sınırımı bilmezsem ona bu kadar yakın olamazdım.
Sadece ona doğru her zaman ilerleyen adımlarım onun sınırlarını yıkan o son iki adımı atamıyordu. Her zaman iki adım uzağındaydım.
Bu, başlarda öyle olmasa da sevgilisi olduğunu öğrendiğim ilk andan beri böyleydi.
Şimdi ise aramızdaki sınırların uzaklığı üç adıma çıkmıştı.
Çünkü daha dün bomboş olan parmaklarında şu an gümüş bir yüzük vardı.
Hayır öylesine bir yüzük değil, bir alyans.
×××
Neresi sıla bize, neresi gurbet
Yollar bize memleket
×××
Hikayenin tüm hakları saklıdır.
Bir gece ansızın kendisini ağanın koynunda bulan bir kızın hikayesi. Tuzağa düşmüş iki mağdur, ağanın pençesi altında sıkışıp kalmış Zelal ve onu hem ezen hemde delice arzulayan kuheylan Neçirvan bey.
Zelal gözleri yaşlı imama bakıyordu hanımağanın giydirdiği kadife beyaz işlemeli elbisenin altında ciğerleri yanıyordu sanki. Yanında oturan adama başını kaldırıp bakamıyordu. Sabah uyandığında kendini çırıl çıplak Neçirwan ağanın koynunda bulmuştu. Hiç bir şey hatırlamıyordu bedeni sızlıyordu ağanın dünden hediye ettiği izler ve sözleriyle ezerek büzüştürmüştü ruhunu.
İmam efendi üç kez sorunca boynunu eğdi ' Ettim' demek istemiyordu, hanımağaya bakınca ona olumlu anlamda başını salladı sonra ninesine baktı. Yetim kız Zelal evlensede bir ömür her yönden yetim kalacaktı.
" Bana bak dini nikahlı karım olsan da yerin aynı şu eşik... Adımını dahi atmayacaksın bu odaya."
İstek üzerine yazıyorum umarım beğenilir.
Cinsel içerikli olucaktır, küçük çocuklar okumasın⛔️
1. Doğu 🥇