Alış veriş merkezinin üç katlı olması benim avantajımdı galiba. Şirin bir alış veriş merkezinin en alt katında balon ve bir sürü şeker satan o namı değer ‘Şeker Kız’ bendim. Üniversite parası için kuzenimle açmış olduğum bu dükkanla birlikte çok iyi bir çevre kazandım. Buraya gelen, sürekli uğrayan insanların çocukları için ‘Şeker abla!’ diye bağırdıkları kişi.
Bu adı seviyordum, onları mutlu görmeyi de seviyordum. Kuzenimle ilk üniversiteye başlayacağım zaman açmıştık burayı. Kuzenim benden iki yaş büyüktü tabii.
Bu işin içinden çıkabileceğimize emin değildim ama şuanda iyi ki açmışım diyorum. Hukuk okuyan bir insan için, adalet ve çocukların mutluluğunu önemseyen biriyim. Bazı zamanlar olmuştur ki bazı çocuklara hiç para almadan şeker ve balon bile vermişimdir.
Her zamanki gibi yine derslerimin olmadığı gün onu tanıdım. Öyle sert, öyle kaba biriydi ki, sanırım ona uydurabileceğim tek isim ‘duvar’ olurdu. Gülmez, konuşmaz ve sizi sevmezse nefret ettiği her şeyi yapan biri.
Ve onun kardeşi bizim kaderimizi bir araya getiren, benim küçük prensim.