Derin ve ruhsuz hayatların, korkakların, ölü bedenlerin, sarmal hayatların, uykusuz gergin ortamların zorudur hayat. Sen ne zaman öleceğini bilir misin? Bilemezsin, çünkü bilinçaltın, bedenin sana bunu gösteremez. Hayat bilerek göstermez çünkü hayat, bir takım oyundan ibaret kainatımızdır. Yaralayıcı olsa da tekdüze sesle bağırır bize, "zorluklar karşısında ödülün." Ekim'in arkadaşlarıyla çıktığı okul macerasında onları beklenmedik bir anda vuracak kategoriler ortaya çıkar; aşk, korku, gerilim ve özlem... Yoldan geçen iki genç gibi kesişen Yağız ve Ekim, yaşayacakları görevlerinde birbirlerine olan bağları onları bir çukura çekse de parmak bulundururlar. Yağız'ın ona üstlenmesi gerektiği görevleri vermesinden dolayı ailesi, ve ailesi gibi gördüğü arkadaşlarından mesafe yiyince küçük bir yıkım yaşar. Herşeyin üstesinden geldiği gibi bundan da geleceğini anladığında, diklenip Yağız ve arkadaşlarını, ayriyetten kendi arkadaşlarını aynı ortama sokup, gergin bir konuşma olsa da tanıştırmak zorunda kalır. Aralarında kuvvetli bir bağ olsa da bunu bilerek aşmamaya çalışsalar da karşılarına çıktığı görevlerden dolayı bu kuvvetli bağı güçlendirmek zorunda kalırlar. Onlar ilerki süreçlerde bir arkadaştan uzak, aile gibi sıkı fıkı olduklarında dublex bir ev kurup yerleşerek aşk dolu ve heyecanlı bir ortama ayak basarlar. Korku dolu benlikten kendinizi arındırın. Kraliyet sarayında bir kraliçe gibi düşünüp, o sarayı sadece siz yönetebilirmişcesine bir bedene uğrayın. Bu dünyanın sadece sizin etrafınızda döndüğüne inandırıp içinizde yatan o yorgun ama bir o kadarda cesur benliğinizi insanlara kanıtlayın. Unutmayın, meyvelerinde bazıları çürük yetişir, fakat bir tarafı sapa sağlam yenilebilir kıvamda olduğu için bir canlı gibi hayata tutunmaya çaba gösterir...All Rights Reserved
1 part