"Hayır yapma!" Hıçkırarak ağlarken. "Lütfen..." Durmuyordu. Bir kez daha vurdu yerde yatan adama, vücudunda ki geçmeyen sinirle. Sinirliydi. Öfkeliydi. Sanki gördüğü o korkunç görüntü her bitişinde yeniden oynatılıyordu zihninde. Bu yüzdende sakinleşemeyordu. Sustum. Korku bedenimi ele geçirmişti. Bir yandan az önce yaşadığım şeyin korkusuyla hıçkırıyordum. Bir yandan da öfkeyle dövülen ve yerde kıpırdamadan yatan yabancıdan ölesiye korkuyordum. "Dur artık." Dedim yorulan sesimle. Fazlasıyla yorgun ve korkmuştum çünkü. Yavaşça kalktı yabancının üzerinden. O korkusuz ve öfke dolu gözleriyle bana baktı. "Ölmeyi hak etti."1* onunla ilk gün Günün en sevdiğim saatlerinden birindeydim. Evet, okul çıkış saati. Eve giderken her yürümeyi seven gençler gibi bende öyle yapmıştım. Yürümeyi tercih etmiştim. Arabaları sadece uzun yolculuklarda severdim çünkü. Size de her kulaklığınızı taktığınızda kafanızı kurcalayan düşünceler müziğinizi bozuyor mu? Beninkini bozuyor. Nasıl mı? Küçükken kurduğum hayallerden başlıyor ve şu ana kadar hayatımda yaşadığım her şey zihnimde oynatılıyor. Mesele ben küçükken 3 yeteneğim olmasını isterdim. Birincisi; istediğim herhangi bir şeyi istediğim bir yere parmağımı bir şıklatmasıyla orada olmasını istedim. Zaman makinası gibi düşünebilirsiniz ama benimki sihirli olmalıydı. Evet bunu Selena dizisini izledikten sonra etkilenmiştim. Tabi ondan sonra bir daha dizi film izlememe kararı almıştım ama konumuz bu değildi.All Rights Reserved