Denize düştüğünde kedisine sarılanların;bir tatlı kaşığı gençlik, bir tatlı kaşığı hayal kırıklığı ve bir su bardağı dolusu gözyaşıyla yapılmış elmalı turtanın,yağmurlu bir doğum günü akşamı karşıdaki eve götürülen bir dilim doğum günü pastasının ve neredeyse bozulmak üzere olan bir gramofondan yükselen Bülent Ortaçgil sesinin, genç bir kadının odasında 'Bu su hiç durmaz.'diyerek ruha bürünmesinin hikayesi. Bu hikaye en çokta yalnızlığı seviyorum diyen ama hayat plağındaki şarkı bittiğinde gramofonun iğnesini kaldırması için başka bir ele ihtiyaç duyanların hikayesi.
En sevdiği şarkı dört dakika on sekiz saniye sürenler, akşamüstü hep genç kalanlar, gece gelince gemisi batanlar,kitap sayfalarını kıvıranlardan nefret edenler,hayatı bir kutu hapa bağlı olanlar,hatalarıyla var olanlar,Galata'nın hemen dibindeki bir sahafta aradığı aşkı bulanlar veyahut bulduğunu anında kaybedenler üzerine üzerine bir inceleme. Ya da bir günlük sayfası.
0547******: Müdürün odasından çıkarken ki yüz iradeniz çok tatlıydı.
Böyle küçük ellerini yumruk yapmış
Gözlerinden geçen öfkeyle ilerliyordunuz.
Ama en güzeli de o güzel kırmızı dudaklarınızı büzmüşsünüz.
0563*******: Öfkeli civciv dehşet saçtı KDKDKDKKDKS
Aras: Her kimsiniz bilmiyorum ama saçma espirileriniz komik değil.
Bana yazmayı bırakın ve ben de bu olanları saçma bir şaka olarak düşüneyim.
0539*******: Ya istemesek?