YÜREK YANGINI
  • LECTURI 177
  • Voturi 15
  • Capitole 1
  • LECTURI 177
  • Voturi 15
  • Capitole 1
În curs de desfăşurare, Prima publicare oct 09, 2023
Keje ölüm hastalığı yakalanan arkadaşının son isteği yüzünden sevdiği Adamı bıraktı.

Berzan sevdiği kadın hasta arkadaşıla evlenmesini istemesi.

Zeyno iki sevdayı kendi hastalığı yüzünden ayrılması mutlu olacağını düşünmesi.


....
"Lütfen berzan onunla evlen."

Yıkılmıştım artık.

Arkadaşım,canım,kardeşim ölüyordu onun son isteğini yerine getirmeliydim.

Sevdiğim adamı onunla evlendirmeliydim.

"Lan kadın sen ne diyorsun Ben nasıl senden başkasıyla evlenirim yıllarca hayalini kurduğum evliliği nasıl senden başkasıyla gerçekletirim"

"Benin için kolaymı sanıyorsun sevdiğim adamı başkasıyla görmek 
çok mu kolay sanıyorsun ama o ölecek 
benim kardeşim dediğim kadın ölüyor.
Lütfen berzan onunla evlen. Beni biraz seviyorsan zeyno evlen"

Karşımda duran sevdiğim adama baktın.

Belkide son defa gözlerinin içine baktım.

Bundan sonra o gözler benim için yasak olacaktı. Ama olsundu benim 15 yıllık kardeşim mutlu olsun bana yeter.

"Sen benim  canımı yaktıysan ben de
senin canını yakacağım bundan sonra eski Berzan Dağdelen yok karşında sen bu tepeye sana sevdalı Berzan Dağdelen'ni  ölüsünü gömdün"

Son sözlerini söyledikten sonra gitmişti.
Toate drepturile rezervate

1 capitol

Înscrieți-vă pentru a adăuga YÜREK YANGINI la biblioteca dvs. și primiți actualizări
sau
#8mezopotamya
Linii directoare referitoare la conținut
S-ar putea să-ți placă și
SİYAHİR  de ben1deniz
15 de părți În curs de desfăşurare
Havanın sıcaklığı, çölün ortasında bir yangına dönüşmüştü. Kumlar, güneşin altında daha da sertleşiyor, her adımda bacaklarınıza yükleniyordu. Sırtındaki çanta, sanki her saniye biraz daha ağırlaşıyor, ama o hiç durmaz, yürümeye devam ediyordu. Adımlarını atarken, gözleri sadece ileriyi görüyordu. Burası, askerlerin kaybettikleri her şeyin, her umudun olduğu yerdi. Zorluğun başladığı, ancak vücutlarının ona alışmasıyla bir şekilde unutmaya çalıştığı yerdi. Burası, zihninin sınırlarını zorladığı, karanlık düşüncelerle baş başa kaldığı yerdir. Saatler geçtikçe, ayaklarındaki acı, aslında daha fazlasını hissettirmeye başlar. Bir müddet sonra, fiziksel sınırların ötesine geçer ve zihin buna ayak uydurur. İlk başta kaslarınız bağırırken, sonradan sadece bir donukluk kalır. Vücudun ne kadar yorulursa yorulsun, komutanın emri, görevdeki sorumluluğun baskısı, bir adım daha atmanı sağlar. Çünkü geri dönemezsin. Bir çığlık duymamak, bir yudum su içmeden yol almak... Bu, tüm askerin yaşadığı mücadeleydi. Kendini bir çukurun dibinde hissettiğin zaman, etrafındaki dünyayı duyamazsın. O kadar yalnızsındır ki, neredeyse hayatınızdaki her şeyin geçici olduğunu düşünmeye başlarsınız. Ama her gün bu hatırlatma bir şekilde unutulur. Çünkü seni bekleyen görev vardır. Ve o görev bitmeden, ne kadar acı çeksen de devam etmek zorundasındır. Gözlerinde uyku eksikliği, vücudunda kanla karışmış terin izleri, aslında seni oraya getiren o içsel güçle savaşıyor gibidir. Bazen derin bir nefes alırsın, ve sonra bir adım daha atarsın. Ama bu bir seçim değildir. Sadece, bir asker olmanın tanımıdır.
S-ar putea să-ți placă și
Slide 1 of 10
SİYAHİR  cover
ARYON cover
DİLSİZ KURT cover
ŞAHİN TİMİ  cover
Mesaj | Texting +18 cover
Mafyamı +18 cover
Yüzbaşı "Kan"🩸 cover
DİRENİŞ cover
KANDANKALE cover
Kaçık Asker cover

SİYAHİR

15 de părți În curs de desfăşurare

Havanın sıcaklığı, çölün ortasında bir yangına dönüşmüştü. Kumlar, güneşin altında daha da sertleşiyor, her adımda bacaklarınıza yükleniyordu. Sırtındaki çanta, sanki her saniye biraz daha ağırlaşıyor, ama o hiç durmaz, yürümeye devam ediyordu. Adımlarını atarken, gözleri sadece ileriyi görüyordu. Burası, askerlerin kaybettikleri her şeyin, her umudun olduğu yerdi. Zorluğun başladığı, ancak vücutlarının ona alışmasıyla bir şekilde unutmaya çalıştığı yerdi. Burası, zihninin sınırlarını zorladığı, karanlık düşüncelerle baş başa kaldığı yerdir. Saatler geçtikçe, ayaklarındaki acı, aslında daha fazlasını hissettirmeye başlar. Bir müddet sonra, fiziksel sınırların ötesine geçer ve zihin buna ayak uydurur. İlk başta kaslarınız bağırırken, sonradan sadece bir donukluk kalır. Vücudun ne kadar yorulursa yorulsun, komutanın emri, görevdeki sorumluluğun baskısı, bir adım daha atmanı sağlar. Çünkü geri dönemezsin. Bir çığlık duymamak, bir yudum su içmeden yol almak... Bu, tüm askerin yaşadığı mücadeleydi. Kendini bir çukurun dibinde hissettiğin zaman, etrafındaki dünyayı duyamazsın. O kadar yalnızsındır ki, neredeyse hayatınızdaki her şeyin geçici olduğunu düşünmeye başlarsınız. Ama her gün bu hatırlatma bir şekilde unutulur. Çünkü seni bekleyen görev vardır. Ve o görev bitmeden, ne kadar acı çeksen de devam etmek zorundasındır. Gözlerinde uyku eksikliği, vücudunda kanla karışmış terin izleri, aslında seni oraya getiren o içsel güçle savaşıyor gibidir. Bazen derin bir nefes alırsın, ve sonra bir adım daha atarsın. Ama bu bir seçim değildir. Sadece, bir asker olmanın tanımıdır.