Aziz aşiretinin en küçük torunu olan Sevil, amcasının oğlu Ciwan'ın, Süvari aşireti ağasının torunu Berzan'ı öldürmesiyle Sevil, Süvari aşiretine kan karşılığı olarak gelin verilir. Bu, bir kız çocuğunun hikâyesi. Bu, Sevil'in hikâyesi. Sevilmeye değer olan, fakat hiçbir zaman sevilmeyen Sevil'in... ... Artık bir şeyler kesindi. Ben, evlendiriliyordum. Zorla. Kiminle olduğunu bile bilmeden... Kim bilir kaç tane kız çocuğu vardı benim yerimde olan, benden daha küçük olan hatta... Dünya, ne kadar acımasızsa insanlar, bir o kadar zalimdi. Odamın kapısının hafifçe aralanmasıyla beraber içeriye Berîvan halam girdi. Yüzünden düşen bin parçaydı. Belli ki bir şey olmuştu. Telaşla ayağa kalktığımda, "Bir şey mi oldu, hala?" diye sordum. Bana yaklaştı ve önce sımsıkı sarıldı. Açık kumral, omuzlarıma denk gelen saçlarımdan öptü. "Babam, Süvari aşiretine haber etmiş ve geri dönüş yapmışlar..." Yüreğim kalbimde atmaya başlarken ilk defa ailemle ilgili başlarına kötü bir şey gelmesi için dua ettim. 'Ne olur,' dedim. 'Kabul etmiş olsunlar... Kan davası olsun, herkes birbirini öldürsün gerekirse ama kimse beni yaşarken öldürmesin...' "Sevil..." dedi halam başını öne eğerek. Kalbimin tam ortasına düşen derin sızıyla beraber halama baktım burukça gülümseyerek. "İki gün sonra, Süvari aşireti buraya geliyor." Başımı salladım usulca. Bu, bir kabulleniş değil; boyun eğişti. Kaderin karşısında... Hayır, dedemin karşısında...