Ankara'nın ıssız, bilmediğim sokaklarında yürüyordum. Sessizlik hakimdi. Karanlık ve sis havayı esiri altına almıştı. Bastığım taşlar zeminde tıkırtılı sesler bırakırken, gözlerimde biriken yaşlar koca bir damla halinde yanağıma süzüldü. Ama hayır, güçlü olmalıydım, en azından öyle gözükmeliydim, gözyaşlarımı içime akıtmalıydım. Elimin tersiyle yanağımı sildim ve adımları hızlandırdım. Saat gecenin kaçıydı bilmiyordum, ama korkunç sessizlikten ve apartmanların yanmayan ışıklarında çok geç olduğunu anlayabiliyordum. Bardaktan boşalırcasına yağan yağmur bedenimdeki ve ruhumdaki bütün kötülükleri alıp götürüyordu sanki. Ciğerlerime dolan yağmur kokusuyla rahatlıyordum. Yürüyordum. Olacaklardan, yaşayacaklarımdan, yeni hayatımdan ve tanışacağım o deniz gözlü güzel adamdan habersiz yürüyordum...
1 part