BÜYÜK SIR

O gün Kalradya'nın her yerine yağmurlu bir hava hâkimdi. Bulutlar, koca bir diyarı ayakları altına almış, yüce bir varlığa selam durmuş gibiydiler. Öyle ki, Sarranid çölleri bile, yağmurdan ve soğuktan nasîbini almıştı. Kumlarında çıplak ayakla yürümenin imkânsız olduğu Sarranid çölleri bile...

Son zamanlar da, bu tür hava olayları sık sık gözlenmeye başlamıştı. Bütün Kalradya'yı ortak bir iklim kuşatıyordu. Devrin bilim insanları, bu olayları anlamlı bir şekil de açıklayamıyordu. Bilim adamlarının bu çaresizliği, halkı ürpertiyor, kâhinler ve üfürükçülerse bu durumdan yararlanıyordu. Kimileri bu durumu ''Kıyamet'' olarak adlandırıyordu. Yaratıcı tarafından, insanların, günahlarından arınması için erkenden yapılan bir uyarıydı bu. Diyarın bütün insanları, soylular da dahil olmak üzere, tek kurtuluşu din de aramaya başlamıştılar. Din ki, varlığıyla yok olmuş bir rivayetten ibaretti bu felaketten önce...

İşte o yağmurlu gün, din adamları, bu olayların şifresini çözmüştüler kendilerince. Perdeyi sıyırıp, arkasın da gizlediği sırrı ortaya çıkarmışlardı. İsimsiz bir kahramanın ortaya attığı bu düşünce, çaresizliğe terk edilmiş bedenlerin, nefesi kesilmiş zihinlerin kurtuluş umudu, ortak düşüncesi olacaktı...

Not: Bu hikaye tamamlanmamış ve eski bir hikayedir (4 sene önce). Ayrıca giriş bölümü daha uzundur ama sınırlama dolayısıyla yarısı kadarını kesmek zorunda kaldım. İyi okumalar :)