Gözleri gözlerimden ayrılmıyorken "Çok sever beni, çok da değer verir," diye devam ettim. Mavi gözlerinde sanki küçük küçük şimşekler çaktı. "Senin aksine." "Sen ne diyorsun ulan!" diye gürlediğinde yüzüme karşı irkilsem de yüzümdeki ifadeyi sabit tutmaya çalıştım. "Karşıma geçmiş neler diyorsun kızım sen bana!" "Kulakların iyi duyuyor." "Lan!" diye bağırdığında elimi göğsünde koyup ittirdim. "Bana bak Umut, o Buğra kimmiş öğreneceğim ve bir daha peşinde görmeyeceğim. Senin geçtiğin sokaktan bile geçemeyecek o it! Duydun mu beni?" Gülümsemem yavaşça soludu. Sırf Rüzgar abiye diklenmek için bir adım geri atmayış, daha üstüne gidişimin ardından bana hiçbir şekilde zararı olmayan Buğra'ya zarar alma nedeni olacaktım. "Uzak dur benden Rüzgar abi. Benden de Buğra'dan da. Bizden uzak dur." dedim kaşlarım çatılırken. "Kimsenin sana zararı yokken ne bu tavırlar? Sen kimsin ya Rüzgar abi? Kimsin de bana ve etrafımdakilere karışabileceğini sanıyorsun?" "Bak ne diyorsun sende, Rüzgar abi. Neymiş? Abi. Ben senin Rüzgar abinim Umut. Her türlü de karışırım." Düşünmedi bile cevabı verirken. Duraksamadı her bir cümlesini sonlandırıp diğerine başlarken. Abi... Gülmek istedim. Canım çıkana kadar kahkaha atmak. "Bu kadar işte," dediğimde gözleri kısıldı. "Sen sadece Rüzgar abimsin, daha fazlası değilsin. Benim abim bana bu kadar karışmıyorken senin en küçük bir konuda bile karışmaya hakkın yok." Elleri göğsüne koyup onu bütün kuvvetimle ittirdim ve ellerinin arasında uzaklaştım. 04.03.2024 - ...Tüm hakları saklıdır