16 parts Ongoing Maksim Vladislav, buraların en korkutucu adamlarından biriydi. Yıllarca suç dünyasının zirvesinde yaşamış, kanlı olaylara karışmış, birçok insanın hayatını kararmış bir adamdı. Dışarıdaki dünyada adı herkesin korkuyla andığı, yeraltı dünyasında ise adeta bir efsane haline gelmişti. Kendisini zorla kabul ettiriyor, her adımında gücünü gösteriyordu. Gözleri, yılların yarattığı acı ve öfkeyle doluydu. Ama bugün bir şey olmuştu. O gözler, daha önce hiç görmedikleri bir şeyle tanışmıştı.
O hemşire... Begüm.
İlk kez gördüğü andan itibaren, Maksim'in kafasında bir şeyler değişti. Kadının masumiyetine ve naifliğine bakarken, içinde bir şey kıpırdamıştı. O kadar sert, o kadar acımasız bir dünyada yaşamıştı ki, naiflik ona adeta bir yabancı gibi gelmişti. Ama Begüm, o dünyada bir ışık gibi parlıyordu.
Gözlerini ondan ayıramadı. Elbisesinin üzerine düşen ışık, yüzündeki çaresiz ama yine de kararlı ifade... Maksim, kadının bir yerden tanıdık olduğunu hissetti. Ama bu his, içindeki karanlıkla boğuşuyordu. Onun gibi bir adam için, bir kadına ilgi duymak çok tehlikeliydi. Ama bu hemşire, ona bir şeyler çağrıştırıyordu. Masumiyetin kaybolduğu bir dünyada, Begüm gibi bir kadının varlığı, ona bir anlam katıyordu.
Bu, Maksim'in hayatında bir dönüm noktasıydı. O, hiçbir kadına bağlanmazdı; bu dünyada kimseye güvenemezdi. Ama Begüm, nefreti, suçları ve vahşeti gölgede bırakıyordu. Yavaşça, ama emin adımlarla, bir şekilde ona daha yakın olmak istiyordu. Çünkü kalbindeki buzların çözülmeye başladığını hissediyordu. Ve bu, Maksim için korkutucu bir gelişmeydi.