"Bana! Abi! Deme!" Resmen suratıma doğru bağırıyordu. Ne kadar korksam bile geri adım atacak değildim. Beni dövecek hali yoktu ya sonuçta?
"O halde ne diyeceğim Aren... Abi." Ellerini hırsla saçlarından geçirdi. Her zaman olan o lakayt tavrı gitmiş, ilk defa gördüğüm o sert haliyle karşımdaydı.
Artık sadece inadına gidiyordum. O benimle dalga geçmeyi biliyordu sonuçta.
"Beni iyi dinle Aren abi!" Benim işaret parmağım havada, sanki onu azarlar gibi olan tavrıma alaycı bir sırıtışla bakmaya başladı.
"Ben senin kuklan değilim. Oyuncağın hiç değilim. Gel diyeceksin gelecek, git diyeceksin gözüne gözükmeyecek birisi asla değilim." işaret parmağımla göğsünden ittirdim.
"Sana olan duygularım gerçekti! Bunu da herkes biliyor, görüyor. Tek kör olan kişi sensin." Üzerine doğru bir adım daha attım. Neredeyse aramızda hiç mesafe yoktu.
"Kendinden emin olmadan, benim karşıma çıkma. Ben senin neye olduğu belirsiz kıskançlık krizlerinle uğraşamam!" Artık ağır konuşmamın vakti gelmişti ve geçiyordu bile.
Arkasında bağlı olan ellerini açtı. Bir tanesini belime yerleştirdi, diğerini ise ensemden doğru saçlarımın arasına yerleştirdi. Yavaşça hareket ediyordu. Olabildiğince yavaş...
"Ben..." Beni kendine iyice yaklaştırdı. Bedenlerimiz birbirine değiyordu. "Kendimden." Dudaklarıma doğru konuşmaya başlamıştı artık. "Hiç bu kadar emin olmamıştım." Dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Öpüşü yumuşacıktı. Yavaştı, ellerinde en değerli hazineyi tutuyormuşcasına yavaştı. Benim heyecanımın aksine, aşırı sakindi.
Gözlerim sadece kapalıydı. Şaşkınlıktan öpüşüne karşılık verememiştim. Öpüşünü, dudaklarıma kondurduğu minik öpücüklerle sonlandırdı. "Küçüğüm..."
Kardeşi Mert için gittiği bir barda seçtiği bir adamdan hamile kalmayı planlayan Duru'nun tek amacı doğacak olan bebeğinin kardeşine nefes olmasıdır.
Duru amacına ulaşır fakat bilmediği şey ise seçtiği adamın karanlık dünyasıdır.