Efsaneye göre bir çingene kadın varmış. Bu kadın gün doğana kadar aya yalvarmış. Esmer bir çingeneyle evlenmek istiyormuş. Ay ise bunu kabul etmiş. Fakat bir şartı varmış. Doğan ilk erkek çocuğunu ona verecekmiş. Kadın kabul etmiş. Aradan aylar geçmiş ve bir erkek çocuk dünyaya getirmiş. Fakat çocuk beyaz tenli, beyaz saçlı, gry gözlüymüş. Kadın çocuğu aya sunmaya gittiğinde ay çocuğu alamamış. Çünkü kehanet çocuğun babasının ayın bahşettiği adam olması gerektiğini söylermiş. Ay kahrolsa da çocuğu alamamış. Eve giden çingene kadın kapıda kocasını bulmuş. Kocası aldatıldığını anlamış ve kadını öldürmüş. Çocuğu ise ormana terk etmiş." O gecenin sabahında çocuğun saçları gecenin en koyu tonuna boyanmış. Ay tarafından terk edilen o bebek geceye sığınmış. Bebeğin saçlarını gören gece o anda ona sahip olmayı düşlemiş. Ay oğlunu almak için çabalasa da gece onu aya teslim etmemiş. Ay o kadar hüzünlenmiş ki ışığı sönmeye başlamış. Bebek her ağladığında ay biraz daha sönmüş. Sonunda ise dünya karanlığa hapis olmuş. Güneş geceye bir teklif götürmüş. Güneşin kızı ile ayın oğlunu evlendirmek istemiş. Eğer bu ikilinin çocuğu olursa o zaman dünya en parlak zamanlarını yaşayacakmış. Gece bunu kabul etmiş. Ve o günden beri insanlar güneşin kabul etmesi için en sıcak günde, yani 7 Temmuzda doğan 18 yaşına gelmiş kız çocuklarını sunmuşlar. Fakat bu zamana kadar hiç bir sunağı güneş beğenmemiş." Not:Bu hikayedeki ay ve güneş daha farklı tasvir edilmiştir.