Atan bir kalp, yaşamak için yetmezdi. Hisler olmadan yaşamak tüm hayatını cehennemde geçirmeye benzerdi.
İntikam, alınmak için kabul görmezdi. Vaz geçilmeliydi. Değeri artmalı, ihtiyaç duyulmalıydı.
O gece, kalbim atıyordu ve ben içimdeki intikam ateşini tekrar körüklemiştim.
O gece, kalbim hiç acımadığı kadar acımıştı. Çünkü ben bir yabancının gerçeklerini değiştirmek istemiştim.
Gerçekler değişmezdi. Yaşanacak olan yaşanırdı, vaz geçişler şarttı ve ben korkuyordum.
Ben ilk defa gitmekten, bana ait olandan vazgeçmekten korkuyordum. Çünkü alışmak duygusu, sonucunda her zaman kaybetmeyi kazandırırdı insana. Ben kazandığım için ikinci defa ölüyor gibi hissediyordum.
Sevmediğiniz yüzünü dahi görmediğiniz bir adamla evlenmek nedir bilir misiniz?
"Abi yapma kurbanın oluyum!"
Ağlayan gözlere abime baktım, baba yarıma en değerlime.
"Ben diyeceğimi dedim, iste yada isteme Azad'la evleneceksin Evin."
...
Mutfağa girip elerimi tezgaha yasladım. Arkamda hissettiğim kara gölge ile kaşlarımı çatıp arkamı döndüm. Uzun boylu, kumral özenle şekillenmiş saçları, yeşil ormanı andıran gözleri ile karşımda duran adama baktım.
"Ne işin var senin burda?"
Elerini cebine koyup rahat bir ifadeyle parmak uçlarında yükseldi.
"Müstakbel karnımı görmek istemiş olamamı?"
Sinirle burnumdan soludum.
"Ben senin o tanıdığın kızlara benzemem bir tane çarparım ağzının üstüne!"
Yeşil hanelerini kısarak baktı yüzüme.
"Bu sözlerini sana yerdireceğim zamanı iple çekiyorum Ceylan gözlü."
Sonda kullandığı hitapla dudaklarımı yaladım. Gözleri dudaklarıma kayınca vücudum gerilmişti...
(İmdadım kitabımı okuduktan sonra bu kitabıma okumanızı tavsiye ediyorum kafanızın karışmaması için.)
Evin ve Azad
(kurgu; yetişkin içerik bulundurur.)