---
"Seninle karşılaşmadan önce yaşamıyormuşum meğerse. Sadece nefes alıp veriyor, nefes almanın ne demek olduğunu bilmiyormuşum."
Kalbim hızla atmaya başladı. Midemde anlamlandıramadığım bir his oluştu.
Fısıltısı Hazar Denizi'nin dalgalarında kayboldu. Hazar Denizi'nin kıyısında oturuyorduk. Ay ışığı suya düşüyor, sessizlik ikimizi içine çekiyordu. Bakışlarını dolunayın yansıdığı dalgalardan çevirip bana döndü. Gözlerimi uzun uzun inceledi ve Attilâ İlhan'ın dizelerini fısıldadı:
"Gözlerin, gözlerime değince, felaketim olurdu. Ağlardım."
Usulca başımı salladım. Saçlarımın uçlarıyla oynarken derin tebessümü minik gamzelerini ortaya çıkardı.
"Yanlış." dedi sakince. Göğsüne daha çok sokuldum.
"Gözlerin gözlerime değince, sadece sana olan aşkım daha da alevlenir."
Bildiğim tek şey vardı: Kaçamayacaktım.
Bazı aşklar sessizdir, insanın içini yakar. Bazen bir bakış her şeyi anlatır, bazen bir dokunuş insanı bambaşka âlemlere sürükler. O an anladım, geri dönüşü olmayan bir yola girmiştim.
Hayatı boyunca mantıkla hareket eden bir kadın...
Geçmişi savaşın izleriyle dolu bir adam...
İki farklı dünya, tek bir yol...
Bazı duvarlar yıkılmak içindir. Bazı ruhlar ise birbirinde özgürleşir.
---
Kardeşi Mert için gittiği bir barda seçtiği bir adamdan hamile kalmayı planlayan Duru'nun tek amacı doğacak olan bebeğinin kardeşine nefes olmasıdır.
Duru amacına ulaşır fakat bilmediği şey ise seçtiği adamın karanlık dünyasıdır.