FANTASTİK BİR KİTAP DEĞİLDİR!
"Tek başıma her şeyin üstesinden gelirim sandım. Yemin ederim, dedim ki.... " Yutkunup boğazımda ki acıyı sindirmeye çalıştım. "Eğer kimseye yük olmazsam, dik durmayı başarabilirsem yıkılmam, beni o korktuğum karanlığa düşüremezler sandım." Gözlerim bir adamın yaralı ellerine sarılır gibi tekrar o adamın gözlerine tırmandı. Konuşmak canımı yakıyordu.
"Meğer benim dizlerimde, ellerimde düşmem dediğim yerlerde kan içinde kalmış. Benmişim beni en dibe çekip karanlıkta tek bırakan." Sesime ektiğim umudun son dalınıda kırıp avuç içlerimde ezerken, yine o acımasız kızdım. Bu kez kendime, kalbimdeki o koca boşluğa bile acımamıştım.
"Benmişim kaçtığım karanlık." Başım yorgunca, onun oturduğu yerde dizlerine düştü. Parmaklarım, babasının bacaklarına sarılan o ufak kız çocuğunun sevinciyle değilde; sevgiye, anlaşılmaya muhtaç bir kız gibi onun paçalarına tutundu.
"Karanlığı doğurmuşum içimde ve benimmiş artık o karanlık." Yıllar sonra gözümden akan tek damla yaş, bir kalbim olduğunu hissettirirken büyük elini saçlarımın arasından geçirdi. Onun dokunuşuyla bir erkeğin şefkatini ilk hissedişimdi. Hıçkırdım, kaybettiğim hislerime engel olan bütün yaşanmışlıkları sırtımdan atmak ister gibi ağladım.
"Artık benimlesin." Eli saçlarımdan uzaklaştığında hissettiğim boşluğu çeneme dokunarak tekrar doldurmuştu. Kafamı kaldırdı ve oturduğu yerde eğilip sınırlarımı aştı. Bir nefes uzağımda, bir aydınlık yakınımdaydı.
"Ben yıllardır bu zifiri siyaha mahkumum. Önünü görmeyi, yürümeyi öğreteceğim sana. Sen istemesende artık yanımdasın. Ben olmadan siyah, ben varken de karasın. Artık ben istersem gözün alışacak o karanlığa. Bensiz karanlık bir vadisin. Sevâd Vadisi'sin."
Aşiret + gerçek ailem kurgusu. Birçok klişenin toplamından meydana geliyor, istediğimiz de zaten klişeler değil mi?
İrem yaşadığı şehri temsil etmiş ve Muay Thai alanında Avrupa şampiyonu olmuş başarılı bir genç kızdır. Hedefi, Dünya şampiyonası olan ve onu delirterek çalıştıran koçuyla birlikte Türkiye'yi temsilen şampiyon olmak istemektedir. Ailesi, arkadaşları ya da bir başka şeyi hayatında asla öncelik olarak görmeyen, hepsinin eksikliğini iliklerine kadar hisseden lakin burnundan kıl aldırmayan İrem Sevinç, aslında İrem Sevinç değil; Mardin'in en büyük ağası olan Mehmet Mazharoğlu'nun tek kız torunudur.
Mazharoğulları, kızlarının kasten değiştirildiğini öğrendiklerinde deliye dönmüş ve hızla kızlarını aramaya başlamışlardır. Onlara göre kızları hemen onlara koşup, tıpkı onlar gibi özlem giderecektir. Ortadaki tek ve en büyük sorun ise, küçük Mazharoğlu'nun ailesine rağmen hiçbirinin yüzüne bakmamasıdır.
Önyargılı ağabeyler, küçük kardeşler ve bolca kaos. Mizahın sınırlarını aşmaya ve İrem Mazharoğlu'nun kaos dolu hayatına eşlik etmek istiyorsanız, buyurun.